Aksaray: İstanbul'un fethinden sonra İç Anadolu'da Aksaray'da yaşayan halkın bir kısmı İstanbul'a getirtilir. (Burada Türk nüfusu arttırmak için). HAlk buraya geldiği yerin adını verir.
Bebek: Fatih'in bölgeyi koruması için gönderdiği bölükbaşının Bebek lakaplı olması.(yüzünün bebek gibi olmasından dolayı)
Beşiktaş: Semt ismini Barbaros Hayrettin Paşa'nın gemilerini bağlamak için diktirdiği beş taştan alır.
Beyoğlu: Semtin adı 'Bey Oğlu' diye anılan Venedik Prensinin burada oturmasından geliyor.
Bakırköy: Bizanslıların "Makri Hori" dedikleri semt, 14. yüzyılda Osmanlıların eline geçince "makriköy" adını aldı. 1925 te ulusal sınırlar içindeki yabancı kökenli adların değiştirilmesi sırasında Atatürk'ün isteğiyle Bakırköy adını aldı.
Bostancı: Semt, adını eskiden her türlü meyve ve sebzenin yetiştirildiği bostanlardan biri olmasından alıyor.
Çengelköy: Eskiden gemi çapaları bu köyde yapıldığı için isminin buradan geldiği tahmin ediliyor.
Galata: Gala, Rumca da "süt" anlamına geliyor. Bir rivayete göre Galata'nın adı semtteki mandıralar nedeniyle türetildi. Başka bir görüşe göre ise İtalyanca 'denize inen yol' anlamına gelen 'galata' kelimesi düşünülerek bu isim verildi.
Okmeydanı: İstanbul Fetihten önce askerler ok atış talimlerini burada kurulan alanda yaparlarmış.Semtin ismi de böylelikle Okmeydanı olarak kalmış.
Şaşkınbakkal: Henüz pek yerleşimin olmadığı dönemlerde bir bakkal dükkanı açıldığını görenler, burada iş yapılmayacağını düşünerek bakkala "şaşkın bakkal" yakıştırması yaptılar. Bundan sonra da semt Şaşkınbakkal olarak anılmaya başlandı.
Tahtakale: Sözlük anlamı 'kale altı' olan Taht-el-kale'nin bozulmasıyla Tahtakale'ye dönüşen semtin eski surların altında yer aldığı için bu ismi aldığı tahmin ediliyor.
Taksim: Osmanlı zamanında sucuların; suyu, halka taksim ettikleri yani paylaştırdıkları yer, Taksim olarak anılmaya başlandı.
Teşvikiye: Sultan Abdülmecit'in bir mahalle kurulması için teşvikte bulunduğu semtin adı Teşvikiye olarak kaldı. Bu durumu, Harbiye Karakolu ile Rumeli ve Valikonağı Caddelerinin kesiştiği kavşakta bulunan iki taş belgeleliyor.
Unkapanı: Bazı toptan satış yerlerinde Arapça'da 'Kabban' adını taşıyan büyük teraziler bulunurdu ve bunlara Kapan adı verildi. Un kapanı, yağ kapanı vb.
Üsküdar: Bizans devrinde, Skutari denilen asker kışlaları, şehrin bu yakasında yer aldığı için semt Skutarion diye anılıyordu. Bu isim zamanla Üsküdar'a dönüştü.
Eminönü: Osmanlı döneminde çarşıdaki esnafı denetleme yetkisi "Emin" lere aitti. Semt adını burada bulunan "Gümrük Eminliği"nden alıyor.
Horhor: Fatih Sultan Mehmet bölge civarında yürürken yerin altında su sesleri duyar ve yanındakilere, "Buraya bir çeşme yapın bakın"hor hor" su sesleri geliyor" der ve buraya bir çeşme yapılır. Çeşme de semt de Horhor adıyla anılır.
Feriköy: Semt adını Sultan Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde yaşayan Madam Feri'den alıyor.
Aşıyan: İsmini Şair Tevfik Fikret'in burada bulunan, Farsçada kuş yuvası anlamına gelen 'aşıyan' adlı evinden alıyor.
Çatladıkapı: Bizans surlarının Sidera adı verilen bir kapısı, 1532 tarihinde meydana gelen depremde çatlayınca, hem semt hem de kapı Çatladıkapı olarak anılmaya başlandı.
Veliefendi (Çırpıcı çayırı): Hipodrom bir zamanlar şeyhülislam Veli Efendi'nin sahibi olduğu topraklar üzerinde kurulduğundan semtin adı Veli Efendi ile anılıyor.
Üsküdar: Farsça "Konak" anlamına gelir. Eskiden Anadolu'ya İran'a Arabistan'a gidip gelen kervanlar burada konaklardı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder