Pazar, Mart 14, 2010

Bergama

Parşömene ad veren, antikçağın en büyük kütüphanelerinden ve en önemli tıp okullarından birini barındıran ve günümüzde en çok köyü olan ilçemiz.
Batı Anadolu'daki eski uygarlık merkezlerinden biridir.İzmir iline bağlıdır. Bergama adı bir rivayete göre "kale" anlamına gelen Perg'den türemiştir.
Parşömen ismi Bergama'dan gelmektedir ve Bergama Kağıdı anlamında Latince Charta Pergamena'dan türemiş ve bütün dillere de buradan geçmiştir.

Yaygın bir antik söylenceye göre Mısır Kralı, Bergama Kütüphanesi'nin İskenderiye Kütüphanesini geçmemesi için Anadolu'ya papirüs ihracını yasaklamış. Kağıtsız kalan Bergama'nın Kralı yeni bir kağıt icad edecek olana büyük ödüller vadetmiş. O zamanki Kütüphane Müdürü Krates oğlak derilerini işleyerek yazılabilecek hale getirmiş ve krala sunmuş. Parşömen M.Ö. II. Yüzyıldan başlayarak Bergama'dan bütün dünyaya yayılmıştır.(deri papirüse göre daha kalın olduğundan rulo biçiminde sarılamadığı için tarihte ilk kez sayfalar şeklinde kesilip kitap biçimine dönüştürülmüştür.)
Bergama tarihi MÖ.6.yüzyıla Lidyalılara kadar uzanır. MÖ.334'de Büyük İskender'in hakimiyeti altına girmiştir.
1865'de Bergama'ya bir Alman mühendis gelmiş ve gezisi sırasında Akropolü incelemiş. 1877'de Osmanlı hükümetinden alınan izinle kazı başlamış. Buradan çıkarılan bir çok mimari parça ve heykelleri de Berlin'e götürmüş. Şu an Berlin'deki Pergamon Müzesinde Bergama'dakinden daha fazla eser var sanırım.

Bergama'da mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri Akropol'dür. Kente hakim bir tepededir. Kentin koruyucusu sayılan akıl ve savaş tanrıçası Athena adına yapılan Athena Tapınağı, Akropol'ün en önemli mekanıdır. Kazılarda Athena Tapınağı’nın birçok parçası Berlin'e götürülerek aslına uygun biçimde orada yeniden kurulmuştur. Bergama'da ise malesef yalnızca temelleri kalmıştır. Burada ayrıca Zeus Altarı, Kütüphane, Agora, Saray, Anfi tiyatro ve Gymnasion kalıntılarını da görebilirsiniz.
Buradaki tiyatro dünyanın en dik tiyatrosudur.

Zeus Altarı yani sunağı da parça parça Berlin'e taşınmış. Hatta Zeus'la Carl Humann yer değiştirmiştir diyebiliriz. Zeus Sunağı Berlin'de bu sunağı bulan ve kazısını yapan Carl Humann ise vasiyeti üzerine Bergama'da, akropolde uyuyor. Yukarı Agora'da granit bir mezar taşı blok var.

Zeus Altarı, Pergamon Museum





Bergama merkezde bulunan Serapion da ilginç bir yapı. 1800 yıl önce yapıldığı tahmin ediliyor. Kırmızı tuğladan yapılmış olmasından dolayı buraya "kızıl avlu" da denilmektedir. Roma döneminde Anadolu'da yapılmış en büyük tapınaktır.(sağlığın koruyucusu Serapis adına yapılmıştır)

Apollon'un oğlu, hekim tanrısı Asklepios adına yapılmış Bergama Asklepion'u. MÖ 4. yüzyılda Madra Dağı'nda avlanırken yaralanan Arkhias'ın, Epidauros'taki Asklepion'da tedavi olduktan sonra memlekete hizmet için birkaç rahip-hekimi Bergama'ya getirmesiyle doğmuş. En ünlü hekimi, antik çağın, Hippokrates'ten sonraki en büyük hekimi kabul edilen Galenos'tur. Galenos, bugünkü tıbbın atalarından biri. Gladyatörleri tedavi ederken insan anatomisini iyice tanıyan Galenos, damarların hava değil sıvı taşıdığını, kasların tek tek değil takım hâlinde görev yaptığını, göğüs kaslarının solunumdaki rolünü, kalp atışları ile nabız arasındaki ilişkiyi açıklamış, omuriliği zedelenen bir canlının felç olduğunu saptamıştır.
Burada hastalar, telkin, su ve güneş banyoları, su sesi, çamur kürleri, tiyatro ve konserler, şifalı otlar ve temiz bir bakımla şifa bulurmuş. Hastalara beden hareketleri yaptırılırmış. (örneğin sindirim sorunu ile gelen bir hastaya, peynir, ekmek, marul, maydanoz ve ballı süt perhizi verilir, çıplak ayakla koşturulup çamur banyosuna sokulup, sıcak banyodan önce vücudu şarapla ovulurmuş.)

Asklepion'da bir de uyku odası varmış. Hastalar uyku odasına girmeden önce yıkanıp beyaz giysiler giyer, kuşak ya da yüzüklerini çıkarır, odaya girer, uyandığında ya iyileşmiş ya da o kadar şanslı değilse, rahiplere anlatacağı bir düş görmüş olurdu. Bu düşe göre rahipler, daha dünyevi tedavi yolları öğütlüyorlardı. Rüya çok kesin değilse de rahiplerce yorumlanırdı. Yani Asklepion’da rahiplerle hekimler, hastaların tedavisinde birbirlerini destekliyorlardı.
Asklepion'da bir de kütüphane var. Kütüphanenin duvarlarındaki oyuklarda eskiden parşömen üzerine yazılmış kitaplar varmış. 
Büyük avlunun ortasında 80 metre uzunluğunda bir yeraltı yolu var. Hava ve ışık girmesi için belirli aralıklarla 12 pencere açılmış üstüne. Bu tünelin altından da üzeri kapalı olarak sürekli su akıtılırmış. Bu dehlizde yürüyen hastalara  "iyileşeceksin, iyileşeceksin" diye fısıldanırmış.Yani telkin yolu ile iyi edilmeye çalışılırmış.

Asklepıeion'un giriş kapısında şöyle yazar "Bütün tanrıların ululuğu için, mukaddes yere ölümün girmesi yasaktır." Tedavi için gelen hastalar giriş bölümünde muayene edilirdi,tedavisi mümkün değilse alınmazdı. (burada ölüm yasaklanmış olduğu için ve diğer hastaların morali bozulmasın diye ağır hastalar kabul edilmezmiş.)
Asklepios, sağlık koruma gizemlerini ölürken kızı Hygenia'ya öğretmiş, bugün Batı dillerinde sağlık koruma bilimi anlamına gelen, dilimizde de "hijyen" diye söylenen kavram o kızın adından türemiştir.
  • Bergama'da mutlaka, Türkiye'de açılmış ilk arkeoloji müzesi olan Bergama Müzesi'ni görün.
  • 1400'lerden kalma Küplü Hamam'ın, antikçağa ait küplerini Paris'teki Louvre ve İstanbul'daki Ayasofya müzelerine bölüştürmüştür.
  • Bergama'ya 18 km uzaklıkta olan Allianoi'yi de görün.(Biz İstanbul dönüşünde uğradık ama kimseyi bulamadığımız için kilitli giriş kapısından geçemedik ve köprünün üzerinden bakmakla yetindik.) Burası da 2200 yıl önce kurulmuş bir sağlık yurdu. Batı Anadolu'nun en iyi korunmuş termal tesisi. Ancak hala sular altında kalmama mücadelesi veriyor.
  • Ayrıca Bergama'da çığırtma denilen patlıcanla yapılan yepeği ve köftesi de meşhur. Gelmişken deneyeyim diyebilirsiniz.
  • Bergama'daki ilkler:
İlk parşömen (deriden yapılmış kağıt)
İlk Asya kütüphanesi (200.000 ciltlik)
İlk Büyük hastane (Asklepion)
İlk telkinle tedavi (Psikoterapi)
İlk doğal tedavi ve doğal ilaçlar (Müzik, tiyatro, spor, güneş ve çamur ile)
İlk kent hijyeni (sağlık alt yapısı)
İlk tıp ve eczacılık simgesi (yılan)
İlk mühendislik, U borusu yöntemi ile trigonometri
İlk kent-imar ve çarşı-pazar yasası
İlk grev ve toplu sözleşme.(MÖ 248 de l. Eumenes ücretli askerlere hakkını verdi)
İlk 4 tiyatrolu ve en dik tiyatrolu kent
İlk kazı müzesi. (Arkeoloji deposu, sonra müzeye dönüştürüldü.)
İlk ve en büyük sunak
İlk hiristiyan kilisesi. Yedi kliseden biri.
İlk,Kurtuluş Savaşı'nda işgali kıran kent (15 haziran 1919)

Hiç yorum yok: