Salı, Şubat 23, 2016

Keçe kitap kılıfı

Keçe malzeme kullanmayı çok sevdiğimi artık blogumu takip edenler anlamıştır.
KEsmesi, dikmesi ve yapıştırması kolay.
Bu kez fincan şeklinde iki katlı bir kitap kılıfı yaptım. İçi lacivert dışı kırmızı oldu.
İç kısmına kitabın kapaklarını geçirebilmeniz için ortasını kesmeniz gerekli.
Kılıfın kapağı işlenebilir. Başka şeyler yapıştırılabilir.


Üçbuçuk Öykü, Patrick Süskind

Koku romanını unutmam mümkün değil. Gerçekten de bu güne kadar okuduğum en iyi romanlardan ve izlediğim en iyi roman uyarlaması filmlerden oldu Koku.
Süskind insanın zayıflıklarını iyi bilen bir yazar. Bunu hep kullanıyor eserlerinde.
Bu kitapta Derinlik Baskısı (genç bir ressamın kendine inancını kaybedişi), Bir Çatışma (yaşlı ve tecrübeli bir satranç oyuncusunun genç ve cüretkar biri karşısındaki durumu), Maitre Moussard'ın Vasiyeti(gün geçtikçe taşlaşan hatta camlaşan ve kımıldayamayan adamın hikayesi) adlı 3 öykü ve son öykü ile ilgili başkasının ağzından yazılmış kısa bir açıklama var. 
Bence Süskind insanların iç dünyalarını derinlemesine vermeden gidişattan kendinizin çıkarmanızı sağlıyor. Değişik bir tarz ama çok güzel.
Koku kadar etkileyici değildi tabi. Kısa üç öykü neticede. Ama tat bırakıyor her zamanki gibi.

Pazartesi, Şubat 22, 2016

Don Kişot, Cervantes (Miguel de Cervantes Saavedra- Don Quıjote)

Yıllardır okumak istiyordum bu kitabı. Don Kişot'un ilk bölümü 1605'te yayınlanmış. Bunu duyup da şaşırmamak ve heyecanlanmamak imkansız herhalde. Romancılığın atası diyebiliriz. Bence yıllar sonrasına bile ışık tutup yol göstermiş bir roman. Ben ne zaman yazıldığını bilmeseydim 1900'lerin başları diyebilirdim.
Don Kişot, 50'li yaşlarda varlıklı bir kişidir. Şövalye romanlarını fazlasıyla okumuş ve etkilenmiş. Bir gün zayıf çelimsiz atı Rosinante ve derme çatma zırhı ve miğferi ile yollara düşer. Sonradan uşağı Sancho Panza da katılacaktır ona. Hayali sevgilisi Dulcinea del Toboso(asil zannettiği kız bir köylüdür) vardır. Onun için yel değirmenlerine saldıracaktır. Etrafındaki herkes onu bu sevdadan vazgeçirmeye çalışırken yavaş yavaş delirdiğine de şahit oluyordur aslında.
Kötülerin düşmanı iyilerin dostudur. Fakat olayları hep yanlış anlar ve yorumlar ve hep hırpalanır, aşağılanır veya dayak yer.
Bir mizah romanıdır bu. Gündelik hayatın eleştirisi, politik göndermeler vs vardır.
Bu roman modern edebiyatın başlangıcı sayılır. Cervantes bu romanı hapishanede kaleme almıştır ve o günlerde çok tutulan şövalye romanlarını yermek için yazmıştır. Yıllarca yaşadığı çağın eleştirisini yapan bir felsefe kitabı olarak görülmüştür. Don Kişot o dönemin idealist insanını temsil eder, onun için önemli olan düşünceleridir, gerçeklik budur olanlar değil. Don Kişot’un aynı zamanda ütopyacı bir yönü vardır. O, şövalyelerin insanlara yardım ettiği, tutsaklığın olmadığı, insanlara ağır cezaların verilmediği sevgi dolu ve adaletli bir dünya hayal etmiştir. Bunun uğruna savaşmış; kürek mahkumlarını kurtarmış, sevenleri kavuşturmuştur. Sancho Panza ise tam zıddı gerçekçi ve materyalisttir. Don Kişot'un vaatlerinin peşinden gittiği için de faydacıdır.

Nazım Hikmet’in Don Kişot adlı roman hakkında yazdığı şiir ise şöyledir:
Don Kişot
Ölümsüz gençliğin şövalyesi,
ellisinde uyup yüreğinde çarpan aklına
bir temmuz sabahı fethine çıktı
güzelin, doğrunun ve haklının:
Önünde mağrur, aptal devleriyle dünya,
altında mahzun ve kahraman Rosinant’ı.
hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek,
yolu yok, Don Kişot’um benim, yolu yok,
elbette sen haykıracaksın bunu
sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin
Bilirim, hele bir düşmeye gör hasretin halisine,
yel değirmenleriyle dövüşülecek.
Haklısın, elbette senin Dulsinya’ndır dünyanın en güzel kadını,
bezirganların suratına,
ve alaşağı edecekler seni
bir temiz pataklayacaklar seni.
Fakat sen, yenilmez şövalyesi susuzluğumuzun,
ağır, demir kabuğunun içinde
ve Dulsinya bir kat daha güzelleşecek.

Çarşamba, Şubat 17, 2016

mayalı hamurla bir sürpriz

Görünümü papatya ekmeğe benziyor ama kendi öyle değil.


Süt, ılık su, maya, tuz, şeker, az yağ ve un ile yapıp dinlendirdiğim mayalı hamuru küçük parçalar halinde açıp bir dilim sucuk, kaşar ve domates koyup kapattım. Ters çevirip tepsiye çiçek gibi dizdim. Biraz da burada bekletip fırına verdim sonuç harika.

İstanbul Modern

Daha önce İstanbul Modern ile ilgili bir postum olmuştu. Sık sık ziyaret etmeye çalışıyorum. Bu kez kızımla gittik. Başta "acaba ilgisini çekecek şeyler bulabilir miyiz?" diye biraz düşündüm ama artık o benimle müze ve galeri gezmeye alışmış olacak ki hiç tahmin etmeyeceğim şeyler de hoşuna gitti, ilgisini çekti. Orada sürekli sergiler olduğu gibi geçiciler de var. "yok olmadan "diye bir sergi var şimdi.






Kızım videoları kulaklık takıp izlemeyi, karanlık odalara dalıp kısa gösterimlere bakmayı ve büyük veya renkli heykel ve resimleri incelemeyi seviyor. Burada çok eğlendi.