Salı, Eylül 29, 2015

Evde Sağlıklı Dondurma Yapmak İçin

Ben Thcibo'da ararken bu dondurma kalıplarını İkea'da hem de çok ucuza karşıma çıkınca çok sevindim. Yazın çocuklar en az günde bir kez dondurma yerler değil mi? E yedikleri sağlıklı mı bilemiyoruz. Bunun için en azından arada bir evde yaptıklarınızı de yese fena mı olur?
Böyle düşündüm ve bir iki deneme yaptım. Sonuç çok güzel.
Bulduğunuz meyveleri çekirdeklerini çıkararak iyice blendır veya robotta püre haline getirin. Muz, ananas, olgun kırmızı erik, şeftali çok yakışıyor. Tadı dengeli olsun diye mutlaka meyvelerden biri tatlı biri hafif ekşi olabilir. Bir-iki kaşık bal katılabilir. Ben ilk denememde iki kaşık probiyotik yoğurt ikinci denememde sade dondurma koydum. Son yaptığımı sadece bol sulu meyvelerden yaptım (karpuz gibi) meyveli buz oldu.
Dondurucuda en az 4 saat beklemeli. Çıkarınca elinizin ısısıyla 30 saniye kadar ovuşturup yavaşça çıkarınca kalıp bozulmuyor. Birde kaşıkla doldururken tepeleme doldurmayın. Yarın yapacağım denemede ise kalıptan çıkarınca erimiş dondurmaya batırmayı planlıyorum. Doğum günlerinde de çocuklar buna bayılır bence.
Dondurmayı iki kaşık koymak yerine yarı yarıya da koyabilirsiniz. Sütlü dondurmayı da evde kendiniz yapabilirsiniz hatta.



Pazartesi, Eylül 28, 2015

Restorasyon Çılgınlığı

Restorasyon herkesin yapabileceği bir iş değildir. Bu iş yetenek ve sabır gerektirir. Ama yalnız yapılabilecek bir iş de değildir. Bir ekip işidir. Restorasyonu yapılacak şeyin türüne göre farklı meslekler birlikte çalışır; mimari eser, bir tablo, bir halı veya bir heykel vs için mimar, inşaat mühendisi, makine mühendisi, ressam, geomatik mühendisi, arkeolog, sanat tarihçisi, şehir bölge plancısı, elektrik mühendisi, iç mimar,  kimya mühendisi, jeofizik mühendisi, konservatör, restoratör beraber çalışırlar.
Bunu bilmeyen ve laf olsun diye restore ettirenlerin ise yaptıkları ortada. Komik duruma düşmelerinden daha vahimi eseri mahvetmiş olmalarıdır.
İşte bir kaç örnek; Bunu gazetelerden görmüşsünüzdür. Şile kalesi. Sünger Bop benzetmesi yapılmıştı.

 Bizans döneminden kalan Tekfur Sarayı'nda eminim pimapen pencereler de vardı.
 Hatay Arkeoloji Müze'sinde yapılan mozaik restorasyonu. Soldaki orjinali.
Aspendos'un gri renkli taşları yerine mutfaklarda kullanılan beyaz mermer tercih edilmiş. Turistler epeyce gülmüşlerdir. (Bakanlığın yaptığı açıklamaya göre restorasyon ekibi günlerce civardan taş örnekleri aramış, Aspendos'taki taşları incelemiş ve ona en yakın olanları kullanmışlar. Yüzyıllar içinde eskiyen ve kararan taşlar bu hale gelmişler. Dolayısıyla yeni eklenen merdivenlerin böyle beyaz olması doğalmış)

Ayasofyada kuşların su içmesi için içleri oyulmuş taşlar vardır. Alttaki ise Beyazıt Camiindeki hali. Su sıçratıyor diye içleri betonla doldurulmuş.


Sivas'taki Selçuklu Türbesi 2011'de bir restorasyon geçirir. Sandukadaki çiniler yer yer dökülmüştür. Çok bozulmuş olduğu için renkli kalemlerle tamamlanmış desenleri. 70-80 yıl dayanan kalemlermiş bunlar ama deseni çizen pek bu işten anlamıyor olsa gerek.. En azından bir şablon veya kalıp kullansaymış.



Keçeden Dünya Haritası


Keçeden neredeyse her şey yapılabilir. İşte bir örnek: Dünya haritası..
Çocuğunuza yapın, öğrencinize yapın, kendinize yapın duvara asın veya cırt cırtlı yapıp tak-çıkar şeklinde yapın..Kağıttan çıktı alıp keçeye tersten yapıştırdım ve kestim zemine de oval bir dünya koydum. Oldu.
Ben öğretmenim derslerimde kullanabilirim. 
Felt world map

Çiçek İşleri, Karaköy

Karaköy'de gezerken tesadüfen bulduğum bu dükkan içimi açtı. Gözüm kapalı her şeyini alabilirim. Özellikle ahşap ve tekstil ürünleri hoşuma gitti. Adının Çiçek işleri olduğuna bakıp ta çiçekçi sanabilirsiniz. Ama öyle değil.
Tasarım ürünler, sabunlar,takılar, ahşap ev eşyaları, dekoratif işler, masa örtüleri ve yastıklar... Hepsi çok güzel. Hediyelik pek çok şey bulabilirsiniz.

Buradaki ürünlerin neredeyse tamamı doğal malzemeden yapılmış. Adeta bazı sanatçıların doğal sergi alanı gibi.


Teneke Trampet, Günter Grass

Günter Grass'ın daha önce Yengeç Yürüyüşü'nü okumuş ve dilini, anlatımını beğenmiştim.
Ama Teneke Trampet'i okumaktı nasıl niyetim. Bazen istediğim şeyi zamana bırakınca veya unutup üzerinden zaman geçince kendiliğinden oluveriyor. İş arkadaşlarım
dan Gülgün Hocam evinden Cem Yayınevinin 43 yıl önce bastığı klasikler serisini getirip bize verdi. İstediğinizi alın okuyun dedi. Ben tabi hemen bu kitaba sarıldım. Üç cilt halindeydi (Danzing Üçlemesi) Toplam 900 sayfayı buluyor. (Gendaş tek cilt halinde 761 sayfa olarak basmış ama pek bulunmuyor)

Kitaba gelecek olursak hiç büyümek istemeyen ve trampetine delice bağlı Oscar'ın gözünden Almanların ve Almanya'nın acımasız bir tahlili diyebiliriz. İkinci Dünya Savaşı öncesi sırası ve sonrasına farklı bir açıdan bakmak isterseniz okuyun bence. Ama okuması çok kolay bir kitap değil. Nitekim ilk 80 sayfada -bence- giriş yapılmış sadece.  İlk cilt tamamen bir çocuk tarafından anlatılıyor gibi. Konu bütünlüğü yok, yer yer detay çok. İkinci ciltte artık Oscar büyümüş olduğu için biraz (aslında boyu aynı ama yaşı büyüyor) daha genç gözü ile anlatılıyor.
Konu ve gözler önüne serilen sahneler ise çok çarpıcı.
Filminin kitaptan daha çok tutulduğunu duymuştum. İzleyeceğim en yakın zamanda.

Naif, Karaköy

Burası aslında bir restoran ama cafe olarak da hizmet veriyor. İki katlı. Üst katı alt kata göre çok daha rahat. Grupça gidilip çok güzel zaman geçirilebilecek bir yer.
Yine de menüyü inceledim kahvaltı, öğlen ve akşam yemekleri, tatlı çeşitleri oldukça güzel.

 Personel güler yüzlü,ilgili ve seviyeli.
Duvardaki tabaklar ise bir harika.

Dondurma ve çilek marmelatlı sufleye de kızım bayıldı.



Arkeoloji Müzesi-2

Arkeoloji Müzesi ile ilgili ilk yazım şu adreste:http://birfincankeyif.blogspot.com.tr/2010/02/istanbul-arkeoloji-muzesi.html

Her yıl bir defa gitmeden rahat edemediğim bir yerdir burası. Bahçesi ve bazı eserleri büyüler beni. Kızımla birlikte 10 ay önce gittiğimizde hem önünde çok sıra vardı hem de çocuk müzesi kısmı restorasyondaydı. O nedenle girmedik. Bu sene ise restorasyon kısmen devam ediyor ve çocuk müzesi (çalışanların verdiği bilgiye göre) kaldırılmış.
124 yıllık bu müzenin bahçesinde durmak bile çok güzel bence. Onun için gelir gelmez tarihin ve ağaçların gölgesinde o havayı biraz yaşamak için bahçede soluklandık.
Ana binada restorasyonun olduğu yerler kapalı zaten ama yine de Anadolu'nun değişik yerlerinden, Suriye ve Mısır'dan getirilen eserleri görüp bilgi alabilirsiniz. İskender Lahiti ya da Ağlayan Kızlar yoktu. Kapalı bölümlerdeydi sanırım.

Aşağıdaki Medusa başlı madalyon 112 yıldır aynı yerde duruyor. Mermerden yapılmıştır. Medusa'nın saçlarını oluşturan yılanların başları alın kısmında kuyrukları ise çene altında birleştirilmiştir.

duvar kabartmaları.

üzeri yazılı tuğlalar ve zemin taşları


Tarihteki ilk yazılı antlaşma olan Kadeş Antlaşması. (Mısır ve Hitit arasında.MÖ.1269)
En eski aşk şiiri. Çivi yazısıyla Sümerce, MÖ.2037. Nippur

Kızımın ilgisini çeken eserlere gezimizde ağırlık verdim. Onu sıkmadan gezdirmeye çalıştım. Lahitleri küvete benzetti, heykellerin neyden yapıldığını ve nasıl yapıldığını sordu. Hatta artık müzelerdeki kısa videoları izlemeyi de seviyor. Pera Müzesi'nde kulaklık takıp dakikalarca Grayson Perry'nin desenlerini nasıl yaptığını izlemişti.