Salı, Aralık 25, 2012

O Muhteşem Hayatınız, Oya Baydar

Bence Oya Baydar Türkiye'nin en iyi yazarlarından biri. Bu Oya Baydar'dan okuduğum dördüncü roman. Aslında kitabın konusu hakkında fazla detaya girmemeliyim çünkü bazı şeyleri baştan bilmemeniz gerekiyor. Ama şunu söyleyeyim; hikaye bir diva yani opera sanatçısının hayatı çevresinde dönüyor. Onun fotoğraflarına tesadüfen eskicide ulaşan bir toplayıcının hayatına girmesiyle olaylar şekillenmeye başlıyor. Konu Dersim'e bağlanıyor.
Yazarın Dersim olayları ve Alevilik üzerine verdiği bilgiler romandaki kişilerin ağzından diyaloglar olarak geçiyor. Gayet dozunda ve doyurucu bilgiler. Çok iyi araştırma yaptığı belli. Dili çok sade ve bir arkadaşınıza bir olayı anlatırmışsınız gibi yalın. Ancak bu noktada daha fazla şey beklediğimi farkettim. Roman sadece bir olayı bir hikayeyi iletmek midir? Bence değil. Öyle cümleler kullanırsınız ki okuyucu bazen donar kalır. Anlatımın lezzetli olması gerekir. Uzun cümleler veya alengirli cümleler değil demek istediğim. İşte o lezzeti çok alamadım. Bir de yazar sanırım kendi hayatından bir iki ayrıntı eklemiş. Ya da onlardan yola çıkarak oluşturmuş kurguyu. Belki de bu yüzden sanki yanlış anlaşılma korkusu var ve aralarda yaptığı açıklamalar canımı sıkıtı. Bir aldatmayı, bir yalanı bir doğal tepkiyi okuyucu yanlış anlamasın diye açıklıyor sürekli. Bu dediklerim romanın güzelliğini gölgelemiyorr tabiki. Sonuna doğru duygulu anlar yaşatan güzel bir roman.
Oya Baydar, O Muhteşem Hayatınız, Can Yayınları.

Perşembe, Aralık 20, 2012

Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı, Romain Gary

İştee durup durup düşündüren yer yer göz yaşartan bir daha okunulası ve herkes okusun diye hediye edilesi mükemmel bir kitap....Biliyordum..O kadar aradım ki bu kitabı...Can Yayınlarındaki baskısı çoktan tükenmişti.Nihayet Agora Kitap yeniden bastı da öyle bulabildim.
‘Böylesine genç, böylesine küçükken, bu kadar çok sevilmek hiç iyi bir şey değil. İnsanda kötü alışkanlıklara yol açıyor. Her şeyi yaşadığınızı sanıyorsunuz. Her şeyi bildiğinizi sanıyorsunuz ve olanlar size sıradan şeylermiş gibi geliyor. Gözünüzü daha yukarı dikiyor, doyumsuz oluyorsunuz. Gözlüyor, umut ediyor bekliyorsunuz. Böyle bir anne sevgisiyle donanınca, hayat, size daha çocukluğunuzun şafağında bazı şeyler üzerine yemin ettiriyor ve bu yemini tutamıyorsunuz. Sonunda hiçbir şeyi umursamayan, hiçbir şeyden tat almayan bir adam durumuna geliyorsunuz. Bir yandan eliniz kolunuz bağlanıyor, öte yandan büyük bir vicdan azabına kapılıyorsunuz. Sonra sokağa atılmış bir köpek yavrusu gibi, gidip annenizin mezarına kapanıyorsunuz. Bir daha yapmayacağım, bir daha asla yapmayacağım, kesinlikle bir daha yapmayacağım..."
Yazar bu romanda aslında kendi hayatını anlatıyor. Biyografisini okuduğum kadarıyla bazı değişiklikler yapmış. Romanda yalnız bir annenin çocuğunu yetiştirirken verdiği o büyük mücadeleyi ve bağlılığını görüyorsunuz. Öyle telkinlerle yetiştiriyor ki oğlunu nihayet söylediği herşey oluyor. Bu kadar bağlılığın aslında çok da iyi olmadığını da kabul ediyor yazar. Ama bu kadar güçlü ve ne istediğini bilen bunun için herşeyi yapabilecek bir annesi var..Bundan kurtuluş yok :-)
Son 4-5 sayfa kala tüylerim diken diken oldu ve ürpererek okudum adeta. Etkileyici, sürükleyici...

Daha önce Emil Ajar takma adıyla yazdığı "Koca Tembel" kitabını da blogumda paylaşmıştım. Dili elbetteki biraz farklı. Edebiyat camiası Emil'i Romain'ın kuzeni olarak biliyor ve ikisini hep kıyaslıyorlarmış. Romain Gary 1980'de  intihar etmeden önce yazdığı notta Emil Ajar'ın da kendisi olduğunu söylemiş ve eklemiş "Çok eğlendim, teşekkür ederim. Hoşçakalın."

Romain Gary;
1914 doğumlu Polonya asıllı Gary, küçük yaşta babasının terketmesiyle annnesiyle yaşamaya başladı. 14 yaşında Fransa'ya göç ettiler. Dünya çapında tanınan bir yazar olan Gary, Fransa'da her yazara ancak bir kez verilen Goncourt Edebiyat Ödülü'nü, bir kez kendi adıyla bir kez de Emil Ajar takma adla yayımladığı iki romanıyla iki kez kazanmış olan tek yazardır. Senaryolar yazmış ve iki film yönetmiştir.
Hukuk mezunu olan Gary, kitap yayımlamaya başlamadan önce, II. Dünya Savaşı sırasında, Özgür Fransız Kuvvetlerine dahil olarak savaş pilotluğu yaptı. Ayrıca Fransa'nın Los Angeles başkonsolosu oldu.
20. yy'da Fransa'nın en üretken ve tanınan yazarlarından olan Gary'nin bir oğlu var ve  eski eşi Jean Seberg'in 1979'daki -şüpheli- ölümünün de etkisiyle, 1980'de, Paris'te yaşamına son verdi.
Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı, Çeviren:Alev Er, Agora Kitaplığı.

Pazar, Aralık 16, 2012

Biraz El Emeği

Birşeyleri atmamak değerlendirmek hoşuma gidiyor. Bazen yaptığımı beğenmiyorum, epeyce uğraştıktan sonra ortaya iyi birşey çıkmıyor ve yine atıyorum ama olsun bunlar kafamı dağıtan beni rahatlatan işler. Böyle hobilerle uğraşmak bazen iyi olmuyor. Bazen mağaza gezerken annem,eşim,  kardeşim ya da bir arkadaşım "bunu sen yaparsın boş yere para verme" diyor ve bu yapacaklarım o kadar birikti ki ben de ne yapacağımı unuttum...

 Birkaç yıl önce yaptığım kabanvari bir hırkam vardı. Biraz kalın oldu diye 2-3 kez giydim. O kadar da zamanımı almıştı. Rahat edemedim. Geçen gün Mudo'da örgü yastıklar gördüm renk renk boy boy. Fiyatı 55-65 civarıydı. Birden aklıma evdeki hırkam geldi. İki yastığa 110 Tl vermektense bu hırka neden olmasın dedim...Kollarını yastığın bir yüzü ön parçalar başka yüzü olacak şekilde kestim ve içini tane elyafla doldurdum. Koltukta köşelere ve bel boşluğuna iyi gider. Evdeki renkli bir kumaştan daha önce yine ince yastık yapmıştım. Bunların yerlerini değiştire değiştire kullanıyorum şimdi.
Bir de eşim eski enstrüman çantasını atmak üzereyken "dur ben bundan bişey yaparım" dedim. "Ne yaparsın" dedi. O an bilmiyordum ama düşündüm buldum. Dışı yapay deri içi ince kürk kaplı idi. Sökmek epeyce uğraştırdı beni. Beyaz plastik boya ve kendinden yapışkanlı kağıtlar işimi gördü. İstediğim desen kağıt bulamadım ama kızımın odasına asacağımız bir raf oldu.
Ve kızıma bir kışlık şapka. O uyurken iki-üç günde fırsat buldukça ördüm ve bitirdim. Bu aralar çok örgü yapasım vaar ama zaman bulamıyorum.
Tepeden lastik başlıyorsunuz, 20-25 sıra ördükten sonra 1/4 oranında arttırıyorsunuz yine örmeye devam edip ölçüye göre alın ve ense boşluğunu lastik yapıp kesin. Kulakları örmeye devam edip yuvarlakça kesin. Bağlama ipi için 4 ilmek bırakıp istediğiniz uzunlukta örün. Tepeye de bir ponpon. İçine ince yumuşak bir kumaştan astar dikilebilir. Ben yapmadım.
Sırada kendime ve kızıma örgü ve kürk karışımı yelek yapmak var ama bakalım ne zamana kısmet olur???
örgü yastık, çocuk şapkası-beresi

Çarşamba, Aralık 05, 2012

Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş, Jose Saramago

Beni Saramago'nun "Körlük" romanı kadar etkilemeyen ama yine de ölüm üzerine farklı bakış açıları kazandırabilecek güzel bir roman. Yazar yine akıcı ve mizahi dil ile yazmış, sıkılmanız mümkün değil.
Konusuna gelince; bir gün bir ülkede aniden ölüm yok olur. Kimse ölmez. Bu durumun kilise ve din, sigorta şirketleri, yönetenler, ölüm döşeğinde acıdan kıvranıp ölemeyenler ve onların yakınları, levazımatçılar vs. üzerinde bıraktığı etkiyi bir düşünün...Ortalık karışır...Benim beklentim daha fazla kişiler üzerinden anlatmasıydı olayları ama yazar genel ve -daha çok- yönetenler cephesinden bakıp anlatmayı tercih etmiş.
Detay vermeyeceğim, okumak isteyenler olur diye. Ancak şunu söylemeliyim kitap yarıdan sonra beklemediğiniz bir yere doğru gidiyor...
Turkuvaz Kitap, Çeviren: Mehmet Necati Kutlu.