İlk defa bir kitap hakkında ne yazacağımı düşünmeden yazdım başlığı.Durmuş bakıyorum. Aklımda bir sürü şey ama ne diyeceğimi bilmiyorum. Bir an önce bitsin diye düşündüğüm bir kitaptı.Bir an önce mide burkulmalarım geçsin, bunu unutayım başka şeyler okuyayım istedim.
Aslında ben Kinyas ve Kayra'yı almıştım önce. Ama onu okuyamadan kitap grubumuzun isteği ile bu kitabı öne aldım.
Öncelikle Hakan Günday'ın anlatımını çok beğendim. Bence gerçekten Türk Edebiyatı için çok önemli bir yazar. Dili farklı. Çok değişik benzetmeleri, karşıtlıkları mizahi öğelerle kullanmış.
"Bir sokağın ağzında durup, caddeye saçılan salyalardan en yakınındakine sordu:.."(syf. 309)
"Görmekten bıktığı yüzlerden uzakta oturup, görmekten bıktığı bir yüzü görebilecek kadar sarhoş olmaya gelmişti." (syf. 285)
Kitapta çok şey var. Çok çok şey var. Çok rastlantı var, yok artık dedirtecek kadar (ki bence bunu bilerek yapmış). Çok küfür var (ki bence bunu da bilerek yapmış, zaten doğal olan bu diye. Ama ben bazı yerlerde olmasaymış da olurmuş diye düşündüm).Çocuk tacizi-tecavuzü, çocuk yaşta gelin, mafya, uyuşturucu, sado-mazoşizm, porno, hacı-hoca takımı, hapis, cinayet,yetiştirme yurdu, fakirlik, cahillik, umursamazlık, çok az aşk ve iyilik... Hayatın içinden o kadar çok şey var ki. Hepsini bir arada bulmak belki de geriyor insanı. Daha 60. sayfaya gelmeden kitabı attım bir köşeye ertesi güne kadar öyle durdu. Gerçekten devam edip etmemeye karar veremedim. Sonra "gerçekte bir sürü insan yaşıyor bunları, sen sadece okuyorsun, niye kaçıyorsun, bari oku" dedim kendi kendime. Ama romanın çoğu yerinde ağlamadıysam eğer bu aynı anda duyduğum öfkedendir..
Aklıma takılan şeyler de var tabi;
-neden Derda adı hem kızın hem oğlanın adı (^ işaretli olan kız)
-neden kapak resminde erkeklerin yüzlerinde kadın yüzü var?onlar Derda'lar olabilir mi?
-neden Nevzat Çelik'e ithaf?(bunu biliyorum, yazarın ilk kitabının yayınlanmasına onay verdiği için)
-neden başlarda herşey çok gerçekçi giderken birden Tutunamayanlar'dan sonra elle yazılan nakil kısmı ve Derdaların birbirlerine yazdıkları mektuplar falan gerçek üstü olmaya başlıyor?
-neden eninde sonunda kötülerin hepsi allahından buluyor?
-neden Oğuz Atay?
Neyse az çok anlaşılmıştır. Bu tür kitaplarla ilgilenenler okumalı derim...Hakan Günday'ın kitap kapakları pek hoşuma gitmiyor ama :-)
Hakan Günday; 1976 doğumlu, Mütercim Tercümanlık bölümünü yarıda bırakıp Siyasal okumuş. Kinyas ve Kayra, Zargana, Piç, Malafa, Azil ve Ziyan diğer romanları.
Aslında ben Kinyas ve Kayra'yı almıştım önce. Ama onu okuyamadan kitap grubumuzun isteği ile bu kitabı öne aldım.
Öncelikle Hakan Günday'ın anlatımını çok beğendim. Bence gerçekten Türk Edebiyatı için çok önemli bir yazar. Dili farklı. Çok değişik benzetmeleri, karşıtlıkları mizahi öğelerle kullanmış.
"Bir sokağın ağzında durup, caddeye saçılan salyalardan en yakınındakine sordu:.."(syf. 309)
"Görmekten bıktığı yüzlerden uzakta oturup, görmekten bıktığı bir yüzü görebilecek kadar sarhoş olmaya gelmişti." (syf. 285)
Kitapta çok şey var. Çok çok şey var. Çok rastlantı var, yok artık dedirtecek kadar (ki bence bunu bilerek yapmış). Çok küfür var (ki bence bunu da bilerek yapmış, zaten doğal olan bu diye. Ama ben bazı yerlerde olmasaymış da olurmuş diye düşündüm).Çocuk tacizi-tecavuzü, çocuk yaşta gelin, mafya, uyuşturucu, sado-mazoşizm, porno, hacı-hoca takımı, hapis, cinayet,yetiştirme yurdu, fakirlik, cahillik, umursamazlık, çok az aşk ve iyilik... Hayatın içinden o kadar çok şey var ki. Hepsini bir arada bulmak belki de geriyor insanı. Daha 60. sayfaya gelmeden kitabı attım bir köşeye ertesi güne kadar öyle durdu. Gerçekten devam edip etmemeye karar veremedim. Sonra "gerçekte bir sürü insan yaşıyor bunları, sen sadece okuyorsun, niye kaçıyorsun, bari oku" dedim kendi kendime. Ama romanın çoğu yerinde ağlamadıysam eğer bu aynı anda duyduğum öfkedendir..
Aklıma takılan şeyler de var tabi;
-neden Derda adı hem kızın hem oğlanın adı (^ işaretli olan kız)
-neden kapak resminde erkeklerin yüzlerinde kadın yüzü var?onlar Derda'lar olabilir mi?
-neden Nevzat Çelik'e ithaf?(bunu biliyorum, yazarın ilk kitabının yayınlanmasına onay verdiği için)
-neden başlarda herşey çok gerçekçi giderken birden Tutunamayanlar'dan sonra elle yazılan nakil kısmı ve Derdaların birbirlerine yazdıkları mektuplar falan gerçek üstü olmaya başlıyor?
-neden eninde sonunda kötülerin hepsi allahından buluyor?
-neden Oğuz Atay?
Neyse az çok anlaşılmıştır. Bu tür kitaplarla ilgilenenler okumalı derim...Hakan Günday'ın kitap kapakları pek hoşuma gitmiyor ama :-)
Hakan Günday; 1976 doğumlu, Mütercim Tercümanlık bölümünü yarıda bırakıp Siyasal okumuş. Kinyas ve Kayra, Zargana, Piç, Malafa, Azil ve Ziyan diğer romanları.
5 yorum:
Çok merak ediyorum bu yazarın kitaplarını, henüz hiçbirini okuyamadım ama en kısa zamanda okunacaklar: )
Sanki şu an okuduğum kitabı anlatmışsın. Cem Mumcu / Binbir İnsan Masalları . Okumadıysanız öneririm. Her anlatılan hikayede bir şamar yemişim gibi hissediyorum.
Başladığım ama sıkılıp bıraktığım bir roman. yine yeniden denemek lazım galiba.
gerçekten şu aralar adı geçen bi yazar bunu tekrardan duymak tuhafıma gitti ben pek iyi bir yazar olduğumu düşünmüyordum :)
askerde okuduğum tek kitaptı.. iyi ki de öyle..
Yorum Gönder