Kimilerine göre Dostoyevski gelmiş geçmiş en iyi yazardır. Öyle belki ama ona sadece yazar demek bence eksik kalır. o aynı zamanda tarihçi, psikolog, sosyolog, siyasetbilimcidir. Suç ve Ceza'yı yıllar önce okuduğumda, kitabı yeni bitirmişken bile bunu yeniden okumalıyım demiştim. Günlerce kitaptan sahneler gözümde canlandı durdu. Bu kitap da harik,beni o kadar etkilemedi ama okuduğuma çok sevindiğim bir kitap oldu. Ben öne Karamazov Kardeşier'i alacaktım ama kitap grubumuzda bu belirlendi ve okuduk.
Romanda öyle çok belirgin büyük ve sarsıcı bir hikaye yok. ama kişiler arası küçük hesaplaşmalar, siyasi örgütlenmeler, aşk, ahlak sorgulamaları ve daha pek çok şey var. Bu romanı okurken 1800'lerin Rusyasını da okuyorsunuz. Kahramanlarını konuştururken yazar, uzuuun diyaloglar kullansa da hiç sıkmadan hem onların ruh durumlarını veriyor hem de Rusya hakkında eleştirel bazı tespitler yapıyor. Kitaptaki kahramanların bir kısmı sosyeteden, önde gelen insanlar bir kısmı da sıradan kimseler. Gerçi sık sık bu ayrım vurgulanıyor ama romanın yazıldığı yıllar köleliğin Rusya'da yeni kaldırıldığı yıllar olduğu için henüz eşitliğe pek alışılmamış. Kişilik tahlilleri güzel, bir evin bir odanın tasviri bir kişinin dış görünüşünün anlatılması o kadar güzel kelimelerle yapılmışki benim gibi görsel ağırlıklı düşünen insanlar bayram eder. Çünkü gözünüzde canlanma net ve hatta üç boyutlu oluyor :-)
Romanda sık sık tanrıya inanma ya da inanmama üzerine cümleler var. Nihilistlerden sıkça söz edilmiş, Slavistler, Furyeristler vurgulanmış.. Dostoyevski'nin kendi hayatından bazı ayrıntılar da bulabilirsiniz. Kendisi de idam cezası almış ve ceza infaz edilmeden az önce affedilip kürek cezasına çevrilmiş. Bu olaydan çok etkilendiği ve gittiği yerde tanrı üzerine çok kafa yorduğu bilinir.
Kitapta altı çizilecek ve üstüne düşünelecek, konuşup gülünecek çok cümle var..
Sosyalizm, Stephan Trofimoviç'in görmezden gelemeyeceği kadar yüce bir düşüncedir. -Düşünce yüce olmaya yüce de, onu yaymaya çalışanlar her zaman yüce kişiler değil..(s.451)
Grubumuzda çoğunlukla İş Bankası Yayınları'nın çevirisi okunmuştu bence de bunu okuyun. Ben İletişim'i okudum ama kitabın sonlarına yakın yerlerde çeviride kaymalar ve sıkıntılar gözlemledim. Çok dert değildi ama kitaba kendinizi kaptırmış giderken ince ince hissedebileceğiniz şeylerdi..Ayrıca sayfa sayısını azaltmak uğruna puntoyu epeyce küçültüp satır sayısını arttırmışlardı gözlerim bir derece daha bozuldu galiba...
2 yorum:
elimdeki kitap . bugün 500. sayfasına ulaştım. neredeyse bir bu kadar daha var ama sıkılmadan yavaş yavaş okuyorum..
Sıkmıyor ilginçtir ama yavaş ilerliyor
Yorum Gönder