Bazı insanlar vardır anlatmaya nereden başlayacağınızı bilemezsiniz...Osman Hamdi Bey onlardan biridir. Belki adını hiç duymadınız. Ben mesleğim gereği biliyorum ama herkesin bilmesini isterim. Günümüzde Osman Hamdi Bey gibilerine "girişimci" diyorlar. Ama o "kar elde etmek isteyen girişimcilerden" değil.
İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne hiç gittiniz mi? İstanbul'da oturup gitmedim diyorsanız bence mutlaka "yapılacaklar listesine" ekleyin. Osman Hamdi Bey günümüzdeki İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin kurucusudur. Türkiye'de müze binası olarak inşa edilmiş ilk yapıdır bu bina aynı zamanda. Kurmakla kalmamış buradaki pek çok eseri toplamıştır. 29 yıl müdürlüğünü yaptığı müzeyi dünyanın sayılı müzelerinden biri yapmıştır.
1883'te Nemrut Dağı'nda yürüttüğü keşif çalışması Osmanlı Arkeolojisinin dönüm noktası kabul edilir. Orada işçilerle beraber 10 gün kar küremiş ve müze için kalıplar yapıp fotoğraf çekmiştir.
1887'de Lübnan'daki Sayda'dan 17 lahitle dönmüştür ki meşhur İskender Lahdi ve Ağlayan Kadınlar Lahdi bunlardan ikisidir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun yurtdışına öğrenim görmesi için yolladığı ilk dört öğrenciden biri olan (ve daha sonra sadrazamlığa kadar yükselecek olan) İbrahim Edhem Paşa'nın oğlu olan Osman Hamdi Bey, Paris'e hukuk eğitimi almak için gider ancak güzel sanatlara duyduğu ilgi nedeniyle resim ve arkeoloji dersleri alır. (oniki yıl kalır)
İstanbul'a döndükten sonra Saray Protokol Müdürü olur. Daha sonra 1875'de İstanbul'un ilk şehremini olur (ilk belediye başkanı)
Arkeoloji Müzesi'ne müdür olduktan sonra Osmanlı'daki eserlerin dışarıya kaçırılmasını engeleyecek yasalar için uğraşır. Arkeolojik kazıları tek elden yürütür.
İlk güzel sanatlar fakültesi sayılan Sanayi-i Nefise'yi açar. (şimdiki Eski Şark Eserleri Müzesi binasında) Günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi olarak devam eder.
Yaptığı resimlerle üne kavuşan Osman Hamdi Bey, figürlü kompozisyonlar ve porteler üzerinde çalışarak Türk resminde ilk kez figür kullanan ressamdır. Resimlerinde mimari detayları sık sık kullanır. Ayrıca çeşitli kıyafet ve pozlar ile çektirdiği fotoğraflarını çizimlerinde kullanır. En meşhur eseri Kaplumbağa Terbiyecisidir.(bu tablonun iki versiyonu vardır)
Hayatı "Gönlümdeki Osman Hamdi Bey" adıyla tiyatroya aktarılmıştır.(İStanbul Şehir Tiyatroları)
İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne hiç gittiniz mi? İstanbul'da oturup gitmedim diyorsanız bence mutlaka "yapılacaklar listesine" ekleyin. Osman Hamdi Bey günümüzdeki İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin kurucusudur. Türkiye'de müze binası olarak inşa edilmiş ilk yapıdır bu bina aynı zamanda. Kurmakla kalmamış buradaki pek çok eseri toplamıştır. 29 yıl müdürlüğünü yaptığı müzeyi dünyanın sayılı müzelerinden biri yapmıştır.
1883'te Nemrut Dağı'nda yürüttüğü keşif çalışması Osmanlı Arkeolojisinin dönüm noktası kabul edilir. Orada işçilerle beraber 10 gün kar küremiş ve müze için kalıplar yapıp fotoğraf çekmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun yurtdışına öğrenim görmesi için yolladığı ilk dört öğrenciden biri olan (ve daha sonra sadrazamlığa kadar yükselecek olan) İbrahim Edhem Paşa'nın oğlu olan Osman Hamdi Bey, Paris'e hukuk eğitimi almak için gider ancak güzel sanatlara duyduğu ilgi nedeniyle resim ve arkeoloji dersleri alır. (oniki yıl kalır)
İstanbul'a döndükten sonra Saray Protokol Müdürü olur. Daha sonra 1875'de İstanbul'un ilk şehremini olur (ilk belediye başkanı)
Arkeoloji Müzesi'ne müdür olduktan sonra Osmanlı'daki eserlerin dışarıya kaçırılmasını engeleyecek yasalar için uğraşır. Arkeolojik kazıları tek elden yürütür.
İlk güzel sanatlar fakültesi sayılan Sanayi-i Nefise'yi açar. (şimdiki Eski Şark Eserleri Müzesi binasında) Günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi olarak devam eder.
Yaptığı resimlerle üne kavuşan Osman Hamdi Bey, figürlü kompozisyonlar ve porteler üzerinde çalışarak Türk resminde ilk kez figür kullanan ressamdır. Resimlerinde mimari detayları sık sık kullanır. Ayrıca çeşitli kıyafet ve pozlar ile çektirdiği fotoğraflarını çizimlerinde kullanır. En meşhur eseri Kaplumbağa Terbiyecisidir.(bu tablonun iki versiyonu vardır)
Hayatı "Gönlümdeki Osman Hamdi Bey" adıyla tiyatroya aktarılmıştır.(İStanbul Şehir Tiyatroları)
3 yorum:
gitmez miyim, istanbulda bile değilim üstelik. hatta o.hamdi beyin doğduğu eve bile gitmiştim...
Ben de bugün Emre Caner'in Kaplumbağa Terbiyecisi romanına başladım.
Büyük adam vesselam. Ancak şu Kaplumbağa Terbiyecisi'ni bir başkasından esinlendiği söylenir. Hatta mektuplarında bunu belirtmiştir. Resmin orijinalini de görmüştüm, cidden hemen hemen aynısı :/ Çok üzülmüştüm, oysa çok yaratıcı bir beynin eseri gibi duruyordu. Hangi insan bu kadar tartışılacak, bu kadar mükemmel eğretilemeler yapar diye düşünür dururdum.
Yorum Gönder