Çarşamba, Ocak 21, 2015

Zorba, Nikos Kazancakis

Etkileyici, yer yer iç açıcı yer yer ders verici bir roman..

Yıllardır duyduğumda "ah ben o kitabı da okuyacaktım" derdim içimden. İşte sırası gelmiş. Kitaplarımı değiş-tokuş ettiğim iki kardeşim ve birkaç arkadaşım vardır. Okuruz ve beğendiklerimizi hiç söylemeden götürür sonra ondakileri alırız. Zeynep bu gelişinde güzel ve okumayı istediğim iki kitap getirdi. Biri buydu.
Çok akıcı bir roman. Roman Girit'in bir kıyısında geçiyor ve oraya aşık oluyorsunuz.
Orada yaşamak istiyorsunuz. Tasvirler o kadar güzel.
Zorba bir derviş midir yoksa ermiş midir? bilemem ama gerçekten böyle biri var mı merak ettim..Olaylara yaklaşımının genel ahlak kuralları çerçevesinde değil, insan olma erdemiyle olması çok güzel. Ders verici dedim ya onun için.
Romanda beni rahatsız eden bir şey oldu onu da söylemeden geçemeyeceğim, kadınlardan bahsederken ki dili, bakış açısı. Tabi ki günümüzden 60-70 yıl önce öyleydi veya yazar öyle düşünen birini de anlatmış olabilir, bu kendi görüşü olmak zorunda değil. Ama hem kadınlar baş tacı, hayatın anlamı gibi anlatılıyor hem de kadın için iki şişe parfüm, bir kutu sabuna tav olan biraz eksik akıllı gibi tabirler kullanılmış. Yaşlı Madam'dan bahsederken her fırsatta çirkinliği veya yaşlılığına vurgu yapılıp "yaşlı domuz, kart Ortans" gibi kelimeler kullanılmıştı. Sanki daha farklı benzetmeler de yapılabilirdi. Ama diyorum ya yazar nasıl istemişse öyle yazar, ben de rahatsız olduğum şeyleri söyleme hakkına sahibim.
Zorba sadece bir roman kahramanı mıdır yoksa etten kemikten, gerçekten yaşayan bir insan mıdır?” sorusu zaman zaman kafaları karıştırmıştır. Fakat Kazancakis'in Üsküp'te yaşayan kızıyla bir Alman televizyonuna verdiği röportajda anlaşılıyor ki, Zorba yaşamıştır ve Kazancakis'in hayatında da önemli bir yere sahiptir.
*Zorba çapkındır, Zorba ihtiyar bir bilgedir, Zorba cesurdur,i Zorba merhametlidir, Zorba dinsizdir ve Zorba bilgedir.
*Ama keşke bu kitabı okurken bende sıcak bir yaz günü deniz kenarında olsaydım diye geçirdim içimden. 
*Roman ilk kez İngilizce olarak yayınlanmış. Yıl 1952. Türkiye'de 1963'de yayınlanmış. İki kez filme çekilmiştir.
*Kazancakis 1883 doğumludur. Hukukçu, şair ve siyasetçidir. 1957'de Nobel ödülüne aday gösterilmiş, bu ödülü bir oy farkıyla Albert Camus'ya kaptırmıştır. Camus ise, ödülü aldıktan sonra, Kazancakis'in bu ödülü kendisinden yüzlerce kez daha fazla hak ettiğini söylemiştir.
*Kazancakis'in Girit'teki mezar taşında şunlar yazar: "hiç bir şey ummuyorum,hiç bir şeyden korkmuyorum, ben özgürüm..."

2 yorum:

bilge dedi ki...

Özgürlük..korkusuzluk ne güzel kelimeler..yıllar önce okumuş olabilirim kitaplığımı bir karıştırmalıyım...bazen yıllar önce okuduğum bir kitabı unuttuğumdan tekrar alabiliyorum...paylaşımınız için teşekkürler..Ege nin incisi İzmirden selamlar..sevgi ve dostlukla...
bilge-orfe.blogspot.com

bilge dedi ki...

Özgürlük..korkusuzluk ne güzel kelimeler..yıllar önce okumuş olabilirim kitaplığımı bir karıştırmalıyım...bazen yıllar önce okuduğum bir kitabı unuttuğumdan tekrar alabiliyorum...paylaşımınız için teşekkürler..Ege nin incisi İzmirden selamlar..sevgi ve dostlukla...
bilge-orfe.blogspot.com