Sultanahmet ve çevresi turistlerin en çok gezdikleri yerlerin başında. Bu sadece İstanbul için değil Türkiye için yapılmış bir tespit. Ama malesef İstanbul'da yaşayıp da burayı sadece bir kez okul gezisinde görmüş hatta ona bile katılmamış insan o kadar çokki..
Bence yaşadığımız şehri iyi bilmek zorundayız. İstanbul'da yaşayanlar için şehri gezmek demek bu meydandan başlamak demek. Kendi istekleri ile o kadar çok arkadaşımı (İstanbul içinden ve dışından) Sultanahmet Meydanı'nda gezdirdim ki artık yarı rehber oldum diyebilirim. Okul gezileri de cabası..
Bu semtin genel gidişatı hoşuma gitmese de tarihi mekanlarını arada bir gidip selamlamayı severim.
Siz de isterseniz eğer geziye Milion taşından başlayın derim.Rehberler genelde öyle yapar..
Bu taş Doğu Roma döneminden kalmadır. Eski Roma yollarının başlangıç noktası ve dünyanın merkezi kabul edilirmiş. Kilometre taşları burası başlangıç yani sıfır noktası kabul edilereek hesaplanıyormuş. Yerebatan Sarnıcının hemen üst kısmına denk geliyor. Su terazisinin yanında.
Bu terazinin hemen arkasındaki küçük parkta bulunan Halide Edip büstü pek kimsenin dikkatini çekmez. Ama bence çok önemlidir. Halide Edip Milli Mücadele'ye halkın katılımını arttırmak için ünlü mitingini burada yapmıştır.
Hipodrom, At Meydanı veya Sultanahmet Meydanı denilen,nice ayaklanma, idam, kutlama ve törenlere sahne olmuş dünyanın en eski ve meşhur meydanlarındandır. Buradaki en eski Osmanlı yapısı Firuz Ağa Camiidir (1491)II.Bayezid'in hazinebaşısı yaptırmıştır.
Bu meydanda üç sütun ve bir de çeşme bulunur. Bu çeşme Alman Çeşmesi'dir.Alman İmparatoru II.Wilhelm'in 1898'de İstanbul ziyareti anısına II.Abdülhaamid'e hediye ettiği çeşmedir. Almanya'dan gemi ile getirtilmiş ve parçalar burada birleştirilmiştir.
Dikilitaş. İstanbuldaki en eski tarihi eser kabul edilir. Çünkü İstanbul'a getirilmeden çok önce MÖ.1550'de firavun III.Tutmosis tarafından yaptırılmıştır. Gemiyle MS.390'da İstanbul'a getirilmiş ve uzun süre yatık halde beklemiş, nihayet dikildiğinde de dikilitaş denmiş. 19.5 metre yüksekliktedir.
Gelelim Sultanahmet Camiine...1609-1616 yılları arasında Mimar Sedefkar Mehmet Ağa tarafından I.Ahmet için yapılmıştır. Mavi-yeşil-beyaz İznik çinileri ve mavi kalem işi süslemeleri nedeniyle Avrupalılar Mavi Camii derler..Minareler yapılınca sultan küstahlıkla suçlanmıştır. Çünkü o zamanlarda Mekke'deki Mescid-i Haram'da da 6 minare bulunmaktadır. Sultan bu problemi Mekke'deki bu camiye yedinci minareyi yaptırarak çözer.
Sultanahmet'in Ayasofya'ya bakan kapısından.
Ve işte Ayasofya:
İç kısmı beni bu kadar büyüleyen başka yapı çok azdır. Her detayında bir güzellik, bir anlam vardır. Kutsal bilgelik anlamına gelen Ayasofya, I.Jüstinyen tarafından MS.532-537 yılları arasında yapılmıştır (bu üçüncü yapılışıdır). İstanbul'un fethine kadar kilise fetihten sonra cami 1935 yılından sonra ise müze olarak hizmet vermiştir. Kubbe biçimi ve taşıyıcı sistemi ile mimarlık tarihinde de ayrı bir öneme sahiptir.(Ayasofyayı ayrı bir yazımda detaylı olarak anlatacağım)
Soldan üst galeriye çıkmadan önce sağdaki bir sütunda bulunan bu deliğe baş parmağınızı sokup bir dilek dileyerek bir tur elinizi çevirin. Dileğiniz gerçek olurmuş. Yalnız uzuun bir sıra beklemeniz gerekebilir.
Aşağıda bir kapıdan süsleme detayı.
Tekrar meydana çıkarken Ayasofya'nın karşısında bulunan Haseki Hürrem Sultan Hamamı'na da şöyle bir dışardan bakın. Zira 2-3 yıl öncesine kadar halı satılan bir yerken turistik hamama dönüştü ve iki sene önce girişi 70 TL'ydi. Dışardan bakmak en iyisi. Hürrem Sultan için 16.yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.Bu hamam erkekler ve kadınların birbirlerine rastlayamayacakları şekilde inşa edilen çifte hamamdır.
Eveet. Şu an Eski İslam Eserleri Müzesi olarak hizmet veren ve meydana nazır İbrahim Paşa Sarayına da bakalım gelmişken.Bu yapı hanedan ailesinin meydanda yaptığı ilk yapıdır.
Pargalı İbrahim'e Kanuni'nin hediyesidir.Yapımı II.Bayezid dönemine denk gelir.
Çok kısa kısa anlatmaya çalıştım.
Tavsiyem: elinizde bir plan ile gezmeniz ve önceden az da olsa bilgi almanızdır..
Bence yaşadığımız şehri iyi bilmek zorundayız. İstanbul'da yaşayanlar için şehri gezmek demek bu meydandan başlamak demek. Kendi istekleri ile o kadar çok arkadaşımı (İstanbul içinden ve dışından) Sultanahmet Meydanı'nda gezdirdim ki artık yarı rehber oldum diyebilirim. Okul gezileri de cabası..
Bu semtin genel gidişatı hoşuma gitmese de tarihi mekanlarını arada bir gidip selamlamayı severim.
Siz de isterseniz eğer geziye Milion taşından başlayın derim.Rehberler genelde öyle yapar..
Bu taş Doğu Roma döneminden kalmadır. Eski Roma yollarının başlangıç noktası ve dünyanın merkezi kabul edilirmiş. Kilometre taşları burası başlangıç yani sıfır noktası kabul edilereek hesaplanıyormuş. Yerebatan Sarnıcının hemen üst kısmına denk geliyor. Su terazisinin yanında.
İstanbul'da 30 kadar su terazisi kalmıştır. Bu Yerebatan'ın üstüne denk gelen terazi su basıncını ayarlamak ve sarnıcın doluluğunu kontrol için yapılmıştır.
Bu terazinin hemen arkasındaki küçük parkta bulunan Halide Edip büstü pek kimsenin dikkatini çekmez. Ama bence çok önemlidir. Halide Edip Milli Mücadele'ye halkın katılımını arttırmak için ünlü mitingini burada yapmıştır.
Hipodrom, At Meydanı veya Sultanahmet Meydanı denilen,nice ayaklanma, idam, kutlama ve törenlere sahne olmuş dünyanın en eski ve meşhur meydanlarındandır. Buradaki en eski Osmanlı yapısı Firuz Ağa Camiidir (1491)II.Bayezid'in hazinebaşısı yaptırmıştır.
Bu meydanda üç sütun ve bir de çeşme bulunur. Bu çeşme Alman Çeşmesi'dir.Alman İmparatoru II.Wilhelm'in 1898'de İstanbul ziyareti anısına II.Abdülhaamid'e hediye ettiği çeşmedir. Almanya'dan gemi ile getirtilmiş ve parçalar burada birleştirilmiştir.
Dikilitaş. İstanbuldaki en eski tarihi eser kabul edilir. Çünkü İstanbul'a getirilmeden çok önce MÖ.1550'de firavun III.Tutmosis tarafından yaptırılmıştır. Gemiyle MS.390'da İstanbul'a getirilmiş ve uzun süre yatık halde beklemiş, nihayet dikildiğinde de dikilitaş denmiş. 19.5 metre yüksekliktedir.
Yılanlı Sütun: Delphi'den I.Konstantin tarafından getirtilmiştir. Persleri yenen Yunanlılar tarafından savaşın anısına Perslerden kalan savaş aletleri eritilerek yapılmıştır. İlk yapıldığında üç yılan başının üzerinde bir de kazan varmış. (Yılan başlarından biri Arkeoloji Müzesindedir)
Gelelim Sultanahmet Camiine...1609-1616 yılları arasında Mimar Sedefkar Mehmet Ağa tarafından I.Ahmet için yapılmıştır. Mavi-yeşil-beyaz İznik çinileri ve mavi kalem işi süslemeleri nedeniyle Avrupalılar Mavi Camii derler..Minareler yapılınca sultan küstahlıkla suçlanmıştır. Çünkü o zamanlarda Mekke'deki Mescid-i Haram'da da 6 minare bulunmaktadır. Sultan bu problemi Mekke'deki bu camiye yedinci minareyi yaptırarak çözer.
Minarelerin dördünün 3, ikisinin 2 şerefesi vardır.
El işçiliği harika..
Sultanahmet'in Ayasofya'ya bakan kapısından.
Ve işte Ayasofya:
İç kısmı beni bu kadar büyüleyen başka yapı çok azdır. Her detayında bir güzellik, bir anlam vardır. Kutsal bilgelik anlamına gelen Ayasofya, I.Jüstinyen tarafından MS.532-537 yılları arasında yapılmıştır (bu üçüncü yapılışıdır). İstanbul'un fethine kadar kilise fetihten sonra cami 1935 yılından sonra ise müze olarak hizmet vermiştir. Kubbe biçimi ve taşıyıcı sistemi ile mimarlık tarihinde de ayrı bir öneme sahiptir.(Ayasofyayı ayrı bir yazımda detaylı olarak anlatacağım)
Mozaiklerini detaylı olarak inceleyin ve hatta bu konuda yazılan kitaplardan birini alıp anlamlarını okuyun derim.
Camiye çevrildikten sonra köşelere eklenen büyük arapça yazılar sanırım İslam dünyasında tek parça halinde bulunan en büyük yazılardı. (hala öylemi bilmem)
Aşağıda bir kapıdan süsleme detayı.
Tekrar meydana çıkarken Ayasofya'nın karşısında bulunan Haseki Hürrem Sultan Hamamı'na da şöyle bir dışardan bakın. Zira 2-3 yıl öncesine kadar halı satılan bir yerken turistik hamama dönüştü ve iki sene önce girişi 70 TL'ydi. Dışardan bakmak en iyisi. Hürrem Sultan için 16.yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.Bu hamam erkekler ve kadınların birbirlerine rastlayamayacakları şekilde inşa edilen çifte hamamdır.
Eveet. Şu an Eski İslam Eserleri Müzesi olarak hizmet veren ve meydana nazır İbrahim Paşa Sarayına da bakalım gelmişken.Bu yapı hanedan ailesinin meydanda yaptığı ilk yapıdır.
Pargalı İbrahim'e Kanuni'nin hediyesidir.Yapımı II.Bayezid dönemine denk gelir.
Çok kısa kısa anlatmaya çalıştım.
Tavsiyem: elinizde bir plan ile gezmeniz ve önceden az da olsa bilgi almanızdır..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder