Perşembe, Haziran 13, 2013

Kardeşimin Hikayesi, Zülfü Livaeli

Zülfü Livaneli'yi çok severim. Bence gerçek bir aydın kendisi.Hiç unutmam; lise yıllarımda ailecek bir akşam Gülhane Parkı'na gitmiştik . Bilmeden onun konserine denk gelmiş bir müddet ayakta dinlemiştik. Şarkıları, kitapları,filmleri çok güzeldir..
Kitap insanlara asla dokunamayan el bile sıkışamayan, kızmak, üzülmek, şaşırmak gibi hiçbir duygusu olmayan Ahmet ve onun kardeşi Mehmet'in hikayesi aslında. Roman bir cinayetle başlıyor, arka planda müthiş bir aşk öyküsü anlatılırken bu cinayet adım adım çözülüyor. Sonu kötü bitiyor ama son 70-80 sayfası çok sürükleyici. Livaneli'nin sade anlatımı yorucu değil. Sadece 2 saatte anlatılabilecek bir hikaye, roman kahramanı Mehmet tarafından gazeteci kıza 4-5 günde anlatılınca bunaldım biraz. Bir de ilk 80 sayfada biraz sıkıldım demeliyim.
Romanda Şirazlı Sadi'nin dediği "bir damla kan ve bin endişe"unutmayı başaramayan ve endişeleriyle yaşayan insanı ne güzel özetliyor..s.186
-yazar, kitabı gündelik hayat içinde yazamadığı için Tayland'a bir köye gitmiş ve orada yazmış.(Ne güzel)
-kitap filme çekilmeye çok uygun bence.
-"Edebiyat geçmişten geleceğe akan en büyük nehir, bu yüzden roman okumam diyen insanlara çok şaşarım.  İnsan soyunun en büyük birikimidir edebiyat,onsuz eksik kalırız"düşüncesine aynen katılıyorum.

1 yorum:

Nilgün Komar dedi ki...

merak ettiğim kitaplardan senin bahsinle daha da bir aklıma takıldı şimdi
hemen listeye alıyorum..