Çarşamba, Nisan 17, 2013

Kirpinin Zarafeti, Muriel Barbery


Yanında çay ve kurabiye ile okunacak güzel bir kitap. Kitabı arkadaşım Selen'in tavsiyesi ile aldım ve okudum.Başlarda soğuk başlayıp ağır ilerlese de, adındaki kirpi gibi sonradan açılan bir kitap. Adıyla bile çok şey anlatan bu kitap filme de çekilmiş ama nedendir bilmem ülkemizde film festivalinde "Yaşamaya Değer" adıyla gösterilmiş.
"Bayan Michel de kirpinin zarafeti var: Dışarıdan dikenlerle zırhlı, tam bir kale, ama bence içinde kirpiler kadar doğrudan bir rafinelik var. Kirpiler haksız yere duyarsız, uyuşuk görülen, şiddetle yalnız ve korkunç bir şekilde zarif hayvanlar" ...
Romanın felsefe ile ilgilenenler tarafından daha çok sevileceğini düşünüyorum. Çünkü bazı felsefi akımlardan da dem vuruyor.Edebiyata, resime, sosyolojiye, müziğe dair göndermelerle dolu. Bu kısmı çok güzel ama bir Fransız için çok şey ifade edecek bir cadde,bir yazar, bir meydan veya bir olaydan bahsederken gözünüzde canlandıramadığınız için tam olarak ne anlatmak istediğini anlamıyorsunuz.Bu yabancı olma durumu pek hoşuma gitmez.. Ama diyaloglar çok güzel, altını çizdiğim çok satır oldu.Yazarın kahramanları aracılığı ile aktardığı tespitler çok güzel..

Konusunda gelince,  Renée Michel,54 yaşında zengin bir semtin zengin bir apartmanında kocasını yıllar önce kaybetmiş bir kapıcıdır. Kendisini apartmandakilerden sır gibi saklamayı, basit bir kapıcı olarak görünmeyi tercih etmiştir. Bakımsız ve hımbıldır belki ama kendisini çok iyi yetiştirmiştir.Paloma bu apartmandaki zengin ailelerden birinin, bir yıl sonra intihar etmeyi düşünen 12 yaşındaki üstün zekalı kızıdır.Kakuro ise bu aprtmana sonradan taşınmış, kibar, yaşlı, zengin bir Japon beyefendidir. 110.sayfadan sonra bu üçlünün hayatı kesişir ve kitap daha da akıcı hale gelir. Fakat sonu hüzünlüdür ve "ben olsaydım böyle bitirmezdim" hissi uyandırdı bende. Karakterlerin ortak yönleri onları birbirlerine yaklaştırıyor; Japon kültürüne meraklılar, kitap kurdu ve zekiler, kedileri ve çay içmeyi seviyorlar,Renee ve Paloma daha içe kapanık.

En çok hoşuma giden yerleri; René'nin Kakuro'nun evinde gördüğü natürmont tabloyu anlattığı bölüm,Paloma'nın annesiyle gittiği zengin iç çamaşırcıdaki hali ve bunu tasvir edişi (...Bir adam vardı. Tek erkek.Athena'nın tepesine çıkamayan Neptün kadar bahtsız. "Seni seviyorum sevgilim" kötü planı.Zavallı adam, şık iç çamaşır deneme dikkafalı seansına enselenmiş ve rahatsız edici erkek iskelet çatısını park etmeye çalıştığı neresi olursa olsun bakışlarıyla,kurşuna dizen ve ayağına basan trans halindeki otuz kadar dişinin düşman alanında bulunuyor.Tatlı sevgilisine gelince, işte o da fuşya pembesi bir tanga için cinayet işlemeye hazır intikamcı bir şirrete dönüşmüş halde"s.187)
 Yazar Murıel Barbery 1969 doğumlu Felsefe doçenti. Halen eşiyle Japonya'da yaşıyor.
Kitabın çevirisi çok zor olmuştur tahminimce ama güzeldi.
Ben de bir glutof tatmayı isteriiiim..

3 yorum:

annemahsustan dedi ki...

Benım en secdiğim kitaplardan oldu bu. Çok etkilenmiştim.

Keyifli okumalar olsun...

gülgün dedi ki...

Geçen kış bağlandığım kitaplardan biriydi. Tuhaf, duygusal bir etki yaratıyor insanda.

Adsız dedi ki...

Önce filmini izledim ve çok beğendim ancak kitabın çevirisini beğenmediğim için malesef okuyamadım