Perşembe, Ağustos 28, 2014

Yengeç Yürüyüşü, Günter Grass

yine bir yazarın istediğim değil hesapta olmayan bir kitabını okudum. Teneke Trampet ile başlayacaktım Günter Grass okumaya ama Yengeç Yürüyüşü'ne kısmetmiş.


Pişman da olmadım tabi. Güzel bir romandı.
Konusu İkinci Dünya Savaşı'nın son aylarında Baltık Denizi'nde yaşanan bir deniz faciası.

...Sovyet ordularının önünden kaçan binlerce Doğu Prusyalı mülteciyle birlikte yaralıların ve görevlilerin tıkabasa doldurduğu Wilhelm Gustloff gemisi, eksi on sekiz derece soğukta bir Sovyet denizaltısı tarafından torpillenerek battı, on bine yakın yolcudan pek azı kurtuldu. Günter Grass, bu facia üzerine yapılandırdığı son romanına, gemi torpillendikten hemen sonra bir erkek çocuğu dünyaya getiren Tulla Pokriefke'nin öyküsüyle başlıyor. Tulla'nın oğlu Paul Pokriefke, olaydan tam elli yıl sonra, bir yandan bu felaketle sıkı sıkıya bağlı olan kendi kişisel tarihini anlatırken, bir yandan da bugüne dek 'tabu' sayılan bir konuya -felaketin boyutuna ve savaş kurbanı sivil Alman halkının çektiği acılara- cesaretle el atıyor.1936'da ve 1995'te işlenen, birbirine benzeyen iki cinayet bağlamında Naziler ve Neonaziler, Hitler iktidarı ve günümüz Almanya'sının siyasal konumu, internetten beslenen antisemitizm kadar gemiye adını veren Nazi yönetici Wilhelm Gustloff'un ve gemiyi torpilleyen Rus komutanın öyküsü de romanın dokusuna katılıyor. Günter Grass, savaş suçlusu olarak damgalanan Almanların acılar çekmiş bir ulus olduğunu vurgularken, yurdundan sürülen ve unutulan insanların yazgılarını toplumsal belleğin yüzeyine çıkarıyor. Yengeç Yürüyüşü, bir anma ve anımsatma kitabı: Savaşı ve insan olmanın bedelini.(arka kapaktan)
kitabın adının Yengeç Yürüyüşü olmasının nedeni konusu değil konunun aktarılışı. Yazar 1935 ile 1995 arasında bir ileri bir geri giderek bazen de bulundugu yılı katman katman açarak ilerler. Tıpkı bir yengeç gibi.
En ilgi çekici kısmı Paul'ün oğlu ile ilgili kısım yani ikinci yarı bence..
Yine İkınci Dünya Savaşı ile alakalı bir kitap okudum. Bu ara denk geliyor, bilerek yapmıyorum. Tarihsel içerikli roman pek sevmesem de(daha doğrusu iyi yazılmış tarihsel roman severim ama zorlama tarihsel romann sevmem)  bu konunun yani 1938-1945 arrası dönemin roman olarak ele alınmasını seviyorum..

Hiç yorum yok: