Pazartesi, Temmuz 21, 2014

Gavur Mahallesi, Mıgırdiç Margosyan

daha önce Tespih Taneleri romanı okumuş ve çok beğenmiştim.
Gavur Mahallesi, çok dokunaklı, naif ve gerçek öykülerden oluşuyor.
Yazar Diyarbakır doğumlu, eğitiminin ortaokuldan sonraki kısmını İstanbul'da yapmış. Hem Tükçe, hem Kürtçe hem de Ermenice yazmış..

bu öykü kitabı ile Eliz Kavukçuyan ödülü almış.
o yöre insanını öyel güzel anlatıyor ki sadece bir kez dolaşmış olduğum Diyarbakır küçelerinde bir daha gezdim, damlara kurulan tahtlarda dolaştım adeta..
önsözünde dediği gibi, yazar bir kameraman gibi,anlatacağı şeyi ustalıkla seriyor gözler önüne..Size sadece izlemek kalıyor.

kitabın bir kısmını Enigma'nın Gregoryan müziği eşliğinde okudum (önsözde tavsiye edildiği gibi)
kitabı okuyup Deli Uso'yu, Kure Mama'yı, Papaz Arsen'i, Dikran'ı, Hıçe Baco'yu tanıyın isterim..
"Kure Mama kapısını açık bulduğu her eve destursuz girebilirdi. Kapıları kapalı olanların ise vay haline! Kapılardaki asılı tokmakların gürültülerine tiz sesini de katarak, ortalığı ayağa kaldırırdı:
Kızlar, kızlaaar! Nerelere kayboldunuz?Gün öğlen oldu. Siz hala bitli kocalarınızın koynundan çıkamadınız mı?" syf.21
- ---
bu hikayeler bana günümüzde birbirine tahammül edemeyen, hoşgörü gösteremeyen insanları düşündürdü. Neden başka ibadet, inanç ve yaşam şekillerine müdahale ederiz?Karışmıyor gibi görünüp akıl verenler, çağdaşmış gibi görünüp farklılıklara tahammül edemeyenler..
Bildiğim kadarıyla İslamiyette en büyük günah şirk koşmaktır ve bunun pek çok çeşidi vardır...Birine "o yaptığın günah degil mi?ya da niye namaz kılmıyorsun?veya şunu yaparsan günah işlersin, bunu yaptın sevap oldu demek bile şirk koşmaktır.. Bunun kararını verecek olan kul değildir. Gerçi bunu yapanların bahaneleri de hazırdır, yanlış yapmasına engel oldum sevaba girdim...
Keşke günah-sevap hesabı yapmadan insanlara sadece insan olduğu için değer versek..Keşke birbirimizin hayatını daraltmaya çalışmasak..
çocuklar öldürülüyor bugün, öbürüne tahammul edemeyen hükümetler yüzünden..

Hiç yorum yok: