Pazartesi, Şubat 22, 2016

Don Kişot, Cervantes (Miguel de Cervantes Saavedra- Don Quıjote)

Yıllardır okumak istiyordum bu kitabı. Don Kişot'un ilk bölümü 1605'te yayınlanmış. Bunu duyup da şaşırmamak ve heyecanlanmamak imkansız herhalde. Romancılığın atası diyebiliriz. Bence yıllar sonrasına bile ışık tutup yol göstermiş bir roman. Ben ne zaman yazıldığını bilmeseydim 1900'lerin başları diyebilirdim.
Don Kişot, 50'li yaşlarda varlıklı bir kişidir. Şövalye romanlarını fazlasıyla okumuş ve etkilenmiş. Bir gün zayıf çelimsiz atı Rosinante ve derme çatma zırhı ve miğferi ile yollara düşer. Sonradan uşağı Sancho Panza da katılacaktır ona. Hayali sevgilisi Dulcinea del Toboso(asil zannettiği kız bir köylüdür) vardır. Onun için yel değirmenlerine saldıracaktır. Etrafındaki herkes onu bu sevdadan vazgeçirmeye çalışırken yavaş yavaş delirdiğine de şahit oluyordur aslında.
Kötülerin düşmanı iyilerin dostudur. Fakat olayları hep yanlış anlar ve yorumlar ve hep hırpalanır, aşağılanır veya dayak yer.
Bir mizah romanıdır bu. Gündelik hayatın eleştirisi, politik göndermeler vs vardır.
Bu roman modern edebiyatın başlangıcı sayılır. Cervantes bu romanı hapishanede kaleme almıştır ve o günlerde çok tutulan şövalye romanlarını yermek için yazmıştır. Yıllarca yaşadığı çağın eleştirisini yapan bir felsefe kitabı olarak görülmüştür. Don Kişot o dönemin idealist insanını temsil eder, onun için önemli olan düşünceleridir, gerçeklik budur olanlar değil. Don Kişot’un aynı zamanda ütopyacı bir yönü vardır. O, şövalyelerin insanlara yardım ettiği, tutsaklığın olmadığı, insanlara ağır cezaların verilmediği sevgi dolu ve adaletli bir dünya hayal etmiştir. Bunun uğruna savaşmış; kürek mahkumlarını kurtarmış, sevenleri kavuşturmuştur. Sancho Panza ise tam zıddı gerçekçi ve materyalisttir. Don Kişot'un vaatlerinin peşinden gittiği için de faydacıdır.

Nazım Hikmet’in Don Kişot adlı roman hakkında yazdığı şiir ise şöyledir:
Don Kişot
Ölümsüz gençliğin şövalyesi,
ellisinde uyup yüreğinde çarpan aklına
bir temmuz sabahı fethine çıktı
güzelin, doğrunun ve haklının:
Önünde mağrur, aptal devleriyle dünya,
altında mahzun ve kahraman Rosinant’ı.
hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek,
yolu yok, Don Kişot’um benim, yolu yok,
elbette sen haykıracaksın bunu
sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin
Bilirim, hele bir düşmeye gör hasretin halisine,
yel değirmenleriyle dövüşülecek.
Haklısın, elbette senin Dulsinya’ndır dünyanın en güzel kadını,
bezirganların suratına,
ve alaşağı edecekler seni
bir temiz pataklayacaklar seni.
Fakat sen, yenilmez şövalyesi susuzluğumuzun,
ağır, demir kabuğunun içinde
ve Dulsinya bir kat daha güzelleşecek.

Hiç yorum yok: