Çarşamba, Ocak 20, 2016

Martin Eden, Jack London

Okumak istediğim kitaplar listesi hep yenileniyor. O kadar çok güzel kitap var ki. Ben birde bu listeye "mutlaka okunması gereken" kitapları da yazıyorum. Örneğin bu kitaptan sonra başladığım Don Kişot. Bunu bence kitap okurum diyen herkes okumalı. Çünkü Don Kişot'tan sonra çıkan her iyi yazarın Don Kişot'tan etkilenmemesi mümkün değil deniyor. Bir çok yerde bu kitaptaki sözlere göndermeler var. O nedenle "okunmalı" diyorum. 
Her neyse. Bu romana dönecek olursak, Jack London'un burada kendi yaşam öyküsünden yola çıkarak Martin Eden'i yazdığı söyleniyor. Martin eğitim görmemiş, denizci bir gençtir. Ruth ise varlıklı bir ailenin üniversitede okuyan kibar ve güzel kızı. Martin Ruth'un ağabeyine bir yerde yardımcı olur ve onu eve teşekkür için davet ederler. Martin onların yaşam şeklinden ve Ruth'tan öyle etkilenir ki bunu düşünmeden edemez. Kendi içinde bulunduğu dünyayı ve bunların yaşam şeklini kıyaslar durur günlerce. Ruth'a da aşık olmuştur bu arada. Kendi eğitimsizliğini, kabalığını kıyaslar onlarla. Okumayı seven bir gençtir. Kitabın bundan sonraki bölümlerinde sevdiği kızdan her öğrendiği cümleyi bir sünger gibi çeken, günde beş saat uyuyup sabahlara kadar kitap okuyan Martin'i görürüz. Sonra iyi bir yaza olmak istediğini fark eder ve yazmaya başlar. Çok zor günler geçirir. Kalanını anlatmayayım. Özellikle yazarlıkla ilgisi olanlar ya da bir amaca ulaşmak isteyenler okumalı. Dil ve anlatımı sade. Zevkle okuyacaksınız.

2 yorum:

Nilgün Komar dedi ki...

listeye aldım :)

melda dedi ki...

Nilgün hanım, ah o listeler bitmiyor, bitmesin de :-)