Cumartesi, Mart 01, 2014

Malina, Ingeborg Bachmann

İlginçtir okuması pek akıcı olmayan bilinç akışı tekniği ile yazılmış 'benim okuduğum' kitapların içinde en akıcı olanı. Acaba çevirisini Ahmet Cemal yapmış ondan mı? Her ne kadar geceleri kızımın uyuması için bir ninni ve bir masaldan sonra "hadi anne şimdi kitap okuyacak, sende gözlerini kapa" rutininden  okumaya fırsat anca bulabilsem de kitaba dikkatimi verebildim ve beni sıkmadı. (ay bu nasıl bir cümle oldu? baştan yazamayacağım sanırım)

roman bir kadın karakterin gözünden anlatılmış. Geçmişe dönüşler var. Çoğu zaman bulunduğu anı uzunca anlatıyor. Bu nedenle fazla kopmuyorsunuz. İvan ve Malina adlı iki erkek var ancak Malina'nın hayal ürünü mü yoksa gerçekten bir zamanlar yaşanmış mı olduğunu kestiremiyorsunuz.
Bu kişilerle yaşanmış ilişkiler üzerinden insanların birbirlerine uyguladığı gizli baskı ve yaptırımları anlatan yazar bazen bir kadının ne kadar güçlü olsa da toplumsal ve bireysel baskıdan kaçamadığını vurguluyor.
Viyana'da geçen romanda bazı sokak ve yer adları özellikle vurgulanmıs ve kıyaslanmış..
"...6 numaranın kapısında duruyorum, caddeden yukarı, 9 numara yönüne bakarak, benim çarmıha gerilmeye gidişimin tarihini canlandırıyorum gözumde, onun evinden benim evime uzanan, gönüllü gittiğim çarmıh yolunu. Pencere karanlık...Viyana susmakta. syf.159.
İngeborg Bachmann Avusturyalı felsefe ve psikoloji okumuş bir şairdir. Bu tek romanıdır. 47 yaşında Roma'daki evinde sigaradan çıkan yanginda ağir yaralanarak ölmüştür..
Not:bu kitabı en küçük kardeşimin kitaplığından dayanamayarak aşırdım. Oysa ben başka bir kitaba başlayacaktım. Geri yerine koymadan bakalım farkedecek mi?ya da bakalım bloğumu düzenli takip ediyor mu? bakalım bu kitabı okumuş mu?:-)

3 yorum:

Adsız dedi ki...

kitap senelerdir kitaplığımda duruyor. çekici anlatımınla meraklandırdın. :)mehy

emili dedi ki...

Ben sizin kadar kolay okumayamamıştım. Biraz buhranlı insanı daraltan bir roman. Bilinç akışında favorim Virginia Woolf.

melda dedi ki...

artık kitaplığında durmuyor Mehyciğim...ben de Woolf'u severim ama edebiyatçılar Ingeborg Bachmann'ı Joyce'dan sonra gösterirlermiş