neredeyse iki yıla yakındır "artık okunmalılar" listemde bekleyen bu kitap sırasını başka kitaplara vermesine rağmen nihayet okudum..Bu arada Ağustos 2013 tarihinde basılmış olmasına rağmen neden kitapçıda değil de sahaftan bulabildiğimi anlamış değilim..Çevirmeni Ahmet Cemal'dir ve bu kitabı çevirmesi yedi yıl sürmüştür.
Roman üç bölümden oluşuyor;
1-Dünyasız Bir Kafa; hafızası çok kuvvetli bir sinolog olan Kien insanlarla iletişim kuramayan, dış dünya ile bağlarını koparmış, duygusal zekası yerlerde,kendi iç dünyasında ve kitaplığında yaşayan bir adamdır. Bu bölümde önce hizmetçisi olan Therese'nin nasıl karısı olduğu ve diğer gelişmeleri okuyorsunuz.Kien'in tüm dünyası kafasının içindedir ama kafasının bir dünyası yoktur..
2-Kafasız Bir Dünya;Kien'in dış dünya ile karşılaşması, kandırılması, bunu anlamaması, suçlanması,parasını kaybetmesi vs.bu bölümdedir ve zeki olması toplumsallaşmasına yetmeyecektir.Bu bilim insanı bilgisizlik, açgözlülük,nefret gibi kötü güçlerin saldırısına maruz kalacaktır.
3-Kafadaki Dünya;Burada da olayların çözülüşü,eve dönüş,kardeş Kien'in devreye girmesi ve final var.
Ben romandan çok etkilendim. Yazar kurgulanmış karakterler üzerinden çok şeyler söylemiş. Canetti 1905 doğumludur ve roman 1935'de yayınlanır. Almanya'da savaş öncesi yayınlanan son romanlardan biridir..Toplumun içinde bulunduğu "körleşmeye" dikkat çekmeye çalışmıştır.
Ana karakter Kien yukarıda da dediğim gibi kafasının içinde yaşayan,insanları aşağı gören,kadın düşmanı ama nadir bulunan bir sinologdur. Ama romanın ilerleyen bölümlerinde o aşağı gördüğü insanların oyuncağı olacaktır.Bilgiyi insanlar için değil insanları aşağı görmek için kullanmaktadır.
Therese ise aç gözlü, kendini beğenmiş, sürekli dürüstlük ve ahlaktan bahseden ama kendisi öyle olmayan sıradan biridir ve Ahmet Cemal'in dediği gibi "bireysel faşizmin" en güzel örneklerinden biridir.
Romandaki karakterlerin neredeyse hepsi iyi niyetli değil.Hepsi karşısındakini anlamıyor ve olan biteni kendi yargılarıyla değerlendiriyor. Hepsinin önemsediği bir şey var ve dünya onun etrafında dönüyor. ilk ve son bölüm çok akıcıydı benim için ,ikinci bölümde biraz yer yer sıkıldım diyebilirim..Cüce Fischerle'nin olduğu bölüm yani..
Kitap bittikten sonra baştaki önsöz ve yazar üzerine verilen bilgileri yeniden okudum ve daha anlamlı geldi..
çevirmenin de dediği gibi çoksatar değil uzunsatar olan bu romanı roman okumaya yeni başlayanlar okumamalı bence..
Roman üç bölümden oluşuyor;
1-Dünyasız Bir Kafa; hafızası çok kuvvetli bir sinolog olan Kien insanlarla iletişim kuramayan, dış dünya ile bağlarını koparmış, duygusal zekası yerlerde,kendi iç dünyasında ve kitaplığında yaşayan bir adamdır. Bu bölümde önce hizmetçisi olan Therese'nin nasıl karısı olduğu ve diğer gelişmeleri okuyorsunuz.Kien'in tüm dünyası kafasının içindedir ama kafasının bir dünyası yoktur..
2-Kafasız Bir Dünya;Kien'in dış dünya ile karşılaşması, kandırılması, bunu anlamaması, suçlanması,parasını kaybetmesi vs.bu bölümdedir ve zeki olması toplumsallaşmasına yetmeyecektir.Bu bilim insanı bilgisizlik, açgözlülük,nefret gibi kötü güçlerin saldırısına maruz kalacaktır.
3-Kafadaki Dünya;Burada da olayların çözülüşü,eve dönüş,kardeş Kien'in devreye girmesi ve final var.
Ben romandan çok etkilendim. Yazar kurgulanmış karakterler üzerinden çok şeyler söylemiş. Canetti 1905 doğumludur ve roman 1935'de yayınlanır. Almanya'da savaş öncesi yayınlanan son romanlardan biridir..Toplumun içinde bulunduğu "körleşmeye" dikkat çekmeye çalışmıştır.
Ana karakter Kien yukarıda da dediğim gibi kafasının içinde yaşayan,insanları aşağı gören,kadın düşmanı ama nadir bulunan bir sinologdur. Ama romanın ilerleyen bölümlerinde o aşağı gördüğü insanların oyuncağı olacaktır.Bilgiyi insanlar için değil insanları aşağı görmek için kullanmaktadır.
Therese ise aç gözlü, kendini beğenmiş, sürekli dürüstlük ve ahlaktan bahseden ama kendisi öyle olmayan sıradan biridir ve Ahmet Cemal'in dediği gibi "bireysel faşizmin" en güzel örneklerinden biridir.
Romandaki karakterlerin neredeyse hepsi iyi niyetli değil.Hepsi karşısındakini anlamıyor ve olan biteni kendi yargılarıyla değerlendiriyor. Hepsinin önemsediği bir şey var ve dünya onun etrafında dönüyor. ilk ve son bölüm çok akıcıydı benim için ,ikinci bölümde biraz yer yer sıkıldım diyebilirim..Cüce Fischerle'nin olduğu bölüm yani..
Kitap bittikten sonra baştaki önsöz ve yazar üzerine verilen bilgileri yeniden okudum ve daha anlamlı geldi..
çevirmenin de dediği gibi çoksatar değil uzunsatar olan bu romanı roman okumaya yeni başlayanlar okumamalı bence..
1 yorum:
Zor okuduğum romanlardan biridir.Romanının son bölümüne kadar bir zavallı olarak gördüğüm Kein finalde artık bir kahramandı benim gözümde..
Yorum Gönder