Çarşamba, Mart 10, 2010

Boğaz köprüsünün hikayesini biliyor musunuz?

İstanbul Boğazı üzerine yapılan ilk köprü olmasından dolayı birinci köprü de denilen Boğaziçi Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile birlikte iki kıtayı birbirine bağlar.1970'de yapımına başlanan köprü, 30 Ekim 1973 tarihinde  Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 50. yıldönümü şerefine devlet töreniyle hizmete açılır.
 Köprünün ayakları Avrupa Yakası'nda Ortaköy, Anadolu Yakası'nda Beylerbeyi semtlerindedir.
Mayıs 1971’de Ortaköy çelik kulelerinin montajına başlandı. Beylerbeyi kulelerinin montajına ise Temmuz 1971’de başlandı. 1972’nin Ocak ayında her iki çelik kule de yükseldi.



Kuleler tamamlanınca Ortaköy’den Beylerbeyi’ne kadar denizin yüzeyine, birbirine paralel 2 adet kılavuz halat serildi ve bunlar kulelerden aynı anda çekilerek, ilk birleşim saglandı (Ocak 1972).






Aralık 1972’de ilk tabliye köprüye gerilen çelik halatlara, salıncak sistemiyle monte edilmeye başlandı.

26 Mart 1973’de son tabliye de montajlandı. Ardından 60 adet tabliye birbirine kaynaklandı. Böylece, ilk kez yürüyerek Asya’dan Avrupa’ya geçildi.


Nisan 1973’de kauçuk alaşımlı çift kat asfaltın dökümüne başlandı. 1 Haziran 1973’de asfalt döküm işlemi tamamlandı.
30 Ekim 1973-Açılıs Günü Hazırlıkları; Mobil seref Tribünü Araçları gidiyorlar .


30 Ekim 1973: Tören Alanı-yayaların yürüyüşü başladı.

Köprünün açıldığı gün halk o kadar yoğun bir ilgi gösterir ki, onbinlerce kişi aynı anda köprünün üzerinde her iki yakaya doğru karşılıklı yürümeye başlar. Açılış şerefine araç yolundan da yayalara yürüme izni verilince, köprünün üzerinde yaya adımlarının çokluğu ve bu yoğunluğun homojen olarak köprünün tüm yüzeyine yayılması sonunda rezonans artışı had safhaya girerek, köprü salıncak gibi sallanmaya başlayınca daha ilk günden köprümüz çökmesin korkusuyla, derhal yaya geçişine son verildiğini gazeteler günlerce yazar...(Gerçekten de lastik tekerlekli araçların geçişleri yerine onbinlerce adımın aynı anda zemine yaptığı darbesel etki, lastik tekerlekten çok daha fazla tehlikeye yol açar, salınım artmaya başlayınca da bunun durması oldukça zordur)... Hatta gazetelerde şu örnek verilir: “Köprüden arka arkaya tanklar geçse o derece risk oluşturmaz ama, bir tabur asker uygun adımla köprüyü geçmeye çalışırsa, bu daha büyük tehlikedir.”







Hiç yorum yok: