Çarşamba, Aralık 03, 2014

Petra Roasting Co

Son dönemde beni en heyecanlandıran şeylerden biri yaklaşık iki yıldır her yerde butik kahvecilerin açılması. (veya konsept kahve diyelim) Benim görmek istediğim Gayrettepe'deki Selenium Rezidansının altındaki Petra idi ama Kanyon'a kısmetmiş. Burası giriş katta çiçekçilerin yanında. Oturma yeri pek yok 6 tane bar taburesi şeklinde. 

İçtiğim kahve Kenya kahvesiydi. Hafif ekşimsi bir tat bırakıyor dilinizde sonra çabucak geçiyor.
Aşağıdaki gibi kahveyi tartarak yanımda öğüttü ve dripperdeki filtrenin üzerine boşalttı ve yavaş yavaş sıcak su ekledi. 

Petra'nın kahvesini ilk kez Souq Karaköy panayırında gördüm ve denedim. Çalışanları hep güler yüzlü ve sempatikler.

Salı, Aralık 02, 2014

elmalı kolay tart

Son dakikada misafir geleceğini haber aldınız ya da canınız hafif bir tatlı çekti..İşte yapabileceğiniz nefis bir tarif.
Milföy yaprağının köşelerini keserek hafif yuvarladım. Elmayı kabuğuyla beraber incecik dilimleyip bir kaşık şeker, tarçın ve yarım mandalina suyu ile tavada suyunu çekene kadar hafifçe pişirdim. Ilıyınca milföyün üzerine dizdim ve milföyün kenarlarını içe doğru katladım. 180 derecede milföy pembeleşene kadar pişirdim. Ilımaya yakın pudra şekeri serptim.
(elmaların içine ceviz-fındık veya badem karıştırabilirsiniz. Bunu armut, vişne, erik vb. yapabilirsiniz)

Pazartesi, Aralık 01, 2014

Cafe du Levant by Divan

Rahmi Koç Müzesi gezimiz bittikten sonra bir kahve içeyim dedim. Lengerhane tarafındaki bahçenin içinde, girişte hemen solda eski bir taş binanın restore edilmesiyle açılmış Cafe du Levant'a gittik.  Burası nefis bir Paris bistrosu(bistro; içki, de içilen küçük cafe-restoran) Dekorasyonda kullanılan her şey orjinal ve Fransa'dan getirilmiş antikalar. Çantalar, şapkalar, resimler, biblolar hepsi birbirinden güzeldi.


Aslında burası Fransız şefin hazırladığı birbirinden güzel yemekleriyle bir restoran. Ama müze gezinizden sonra zaman tüneli gezinize devam etmek isterseniz bir kahve veya aperatif birşeyler alabileceğiniz bir cafe aynı zamanda.

Ben kahvemi içerken kızım da çikolatalı musu (mousse) afiyetle yedi.
Fotoğrafını çekmeyi unuttum ama tatlının yanında tatlı kaşığı niyetine kocaman bir yemek kaşığı gelince rica edip tatlı kaşığı istedim. Garson getirdi ama zaten bu antika bir çatal-kaşık takımı ve tatlı kaşığı böyle büyük oluyor dedi. Bu yeni getirdiğim ise (bizim bildiğimiz tatlı kaşığı boyunda getirdi) kahve kaşığı diye geçiyormuş eskilerde :-)

Tuvaletinin bile fotoğrafını çekmeme sebep bu pencere ve karşılıklı konulmuş lavabolar. Her yerde küçük detaylar..

Pazar, Kasım 30, 2014

Rahmi Koç Müzesi, Hasköy

Daha önce iki kez gezmiştim Rahmi Koç Müzesini. Ama epey oldu. Şimdi altı ay boyunca sergilenecek olan eski oyuncak koleksiyonunu da kızıma göstermek bahanesiyle yeniden geldik. Diyebilirim  ki İstanbul'da çocuğunuzla gezebileceğiniz en güzel yerlerden biri. Hem çok eğlenceli, ilginç ve çocuğunuzla rahat edebileceğiniz bir yer. Eski antika araçlar, uçaklar, gemiler, lokomotifler ve hatta tren turu, denizaltı, atlı karınca...Dinlenebileceğiniz her zevke uygun cafe ve restoranlar, ücretsiz çocuk arabası (mekan geniş olduğu için yürümekten yorulma ihtimalleri var).

küçük oyuncak evler. Bunlara ben de bayıldım.
Bu trenle 10 dakikalık bir tur yaptık. Biletini girişte veriyorlar, kalkış saatinden beş dakika önce orda olmanız yeter.


bir uçağın kokpiti




Ben çocuğum olduktan sonra ilk kez gittiğim için çocuklu biri gözüyle deneyimledim ve tam not verdim.
Gravür baskı makineleri 
film setleri

bir geminin çok gerçekçi yapılmış içi
Biz burya bayıldık. Kızım çıkmak istemedi. Bir cumartesinizi ayırıp gezmenizi tavsiye ederim.

Cuma, Kasım 28, 2014

yüzüklerin efendisi

kendim pek yüzük kullanmam, uzaktan beğenirim ama pek alışkanlığım yoktur.
Yüzükleri bol olan ve göz önünde bulunsun isteyen biriyseniz böyle bir heykelcikle sorunu çözebilirsiniz.
En küçük boy plastik eldivene alçı doldurup asarak bir gece bekleyin. kuruyunca eldiveni keserek çıkarın.
Altını bir standa yapıştırıp üzerine desenler çizebilir veya boyayabilirsiniz.
Bunu yüzükleri çok olan kardeşime vereceğim.


Çarşamba, Kasım 26, 2014

kahvaltı ah kahvaltıı

Çook severim kahvaltıyı. Güne kahvaltısız başlayamam. Hiç olmazsa bir tost ve çay olmadan işime konsantre olamam. Peynir çeşitleri, zeytin, yumurta olmazsa olmaz. Ailemde pazar kahvaltıları hep çok önemlidir. Biz masayı hazırlarken babam simit, ekmek ve gazete almaya çıkar. Kahvaltıda mutlaka mantarlı biber, tava pizzası veya bol malzemeli omletten biri mutlaka olur. Herkes birbirine takılır, gülüşürüz.. Kahvaltı bitince de gazetelerin ekleri bölüşülüp bir koltuk ya da sırta minder eşliğinde halıda pozisyon alır kahvemizi içeriz. Kahve altı kelimesinin de hakkını veririz..Sonra kalkıp masayı toplarız.. O keyif ne kadar uzun sürse o kadar iyi gelir bize..

Pedro Paramo, Juan Rulfo

Latin Amerika edebiyatını seviyorum. Marquez ile alakalı olanları da ayrı seviyorum. Marquez'e ilham veren bu kitabı da sevdim.(Macondo'ya ilham kaynağı olmuş)
yazar birkaç teknik kullanmış yazarken . Monolog, iç monolog, zaman kaydırma, bilinç akışıve geri dönüş gibi..Bu nedenle de biraz karışık gibi ama ritme çabuk alıştım ve sardı beni. Yazarın pek fazla kitabı yok , sanırım bir de öykü kitabı var. Senarist ve fotoğrafçı aynı zamanda. 
Bu kısa romanda her yolu kendine mübah gören, kötü niyetli toprak ağası Pedro Paramo anlatılıyor. Roman onun oğlunun Comala'ya babasını aramaya gitmesiyle başlıyor.
Masalsı bir dil, gerçeküstü öğeler çok.
Çeviri güzel, kapak güzel, anlatım güzel, daha ne olsun?

Çarşamba, Kasım 19, 2014

Kişisel Bir Sorun,Kenzaburo Oe

llk defa okuduğum bir yazar. Bundan sonra okumaya devam edeceğim galiba. Adını hep duyduğum ama ancak fırsat bulup okuyabildiğim nobel ödüllü Japon yazarın dilinin sadeliğini çok beğendim. Bazen uzun betimlemeli ama kıvrak,akıcı cümleleri de çok severim ama bazen de Kenzaburo Oe'de olduğu gibi dolaysız anlatımları da..
Aslında hikaye gayet iç dağlayıcı. Bird lakaplı dershane öğretmeninin Afrika'yı gezme hayalleri vardır. Evliliğini ve maddi yetersizliğini buna engel olarak görür. Bir de eşi doğum yapınca özürlü bir çocuğu olur. Bunu kabullenmez ve ölmesi gerektiğini düşünür. Yaşadığı buhranları, korkularıyla hesaplaşmasını, zayıflıklarını görürsünüz. Beyin fıtığı ile doğan bebek orda öylece hastane odasında yatmaktadır. 
Daha fazla anlatmayayım ama okunması gerteken bir yazar ve kitap..

Pazartesi, Kasım 10, 2014

BASAD'da Sergi

Hafta sonu BASAD'ın Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Gülek'in kişisel koleksiyonundan seçip sergilediği yöresel kıyafet ve eşyalar sergisini gezdim.

Hepsi birbirinden güzel, hepsi el işlemesi eski yazmalar,cepkenler, üç etekler,mendiller, keseler, örtüler muhteşemdi. Böyle bir koleksiyon yapmak zaman ve sabır işi. İlhan Hocam ve eşi Selen gittikleri her yerden yıllardır böyle eşyaları topluyorlar.

Belki hepimizin evinde böyle bir-iki parça anneannelerimizden kalma eski el işlemeleri vardır. 

sergilenen mutfak eşyaları, kemerler, çarıklar ve yazma baskılarıyla küçük bir etnografya müzesi gibi.


Fırsatını bulursanız ve eski eşyalara ilginiz varsa gezmenizi tavsiye ederim.

BASAD (Bakırköylü Sanatçılar Derneği) İstanbul Caddesi üzerinde.

Pazartesi, Kasım 03, 2014

sehpa boyama-2

Eveeet ikinci sehpa boyamam da bitti. Bu desenleri çini modellerinden çıkarıp kolaj yaptım.. Boyaması da çok zevkliydi..