Salı, Ekim 29, 2013

Lizbon'a Gece Treni, Pascal Mercier


Epeydir listemde duruyordu bu kitap. Nihayet sıra geldi. Listem kısaldıkça seviniyorum. Bir ara yeni kitaplar ekleyip okuduklarımı sildim. Ama bazen bir kitabı neden yazdığımı unutuyorum çünkü çok kitap var. Onun için liste bitmeden yeni kitap yazmamaya karar verdim. 2 veya 3 kitap kaldığında düşünürüm sonrasını.
neyse kitaba gelecek olursam, yer yer hızlı ama çoğunlukla ağır ilerleyen bir kitap. Çünkü kelimeler değil anlamları ağır. Hemen durup kendi hayatına uyarlıyorsun, acaba öyle mi böyle mi diye.. Ben şunu farkettim bir kitap okurken ya da film izlerken fazla empati yapıyorum. O yüzden bazen kimseyi etkilemeyen bir durum beni çok sarsıyor. Hele de hayatımda bir karşılığı varsa.. Bu nedenle korku filmi izleyemem. Orda olan herşeyin başıma geldiğini düşünürüm. Bu kitapta da empatim tavan yapmıştı ama çok etkilenmedim, sanırım kendimden çok şey bulamadım..Çok derin ve güzel anlatılmıştı hisler. Sıra dışı hayatlardı anlatılanlar genelde.
konusu:Bern'de yaşayan lisede çalışan antik diller öğretmeni Gregorius, bir gün okula giderken bir kadınla karşılaşır, söylediği bir kelimeden etkilenir, sonra aldığı bir kitabın Lizbonlu yazarının hayatını merak eder ve bir gün ders sırasında okuldan çıkar gider. Olay Lizbon'da 30 yıl önce ölmüş Amadeu Prado'nun yaşayan yakınlarını da içine alarak genişler. Prado'nun çocukluğuna, babasına, ilk aşkına, annesine, hayata dair yazdıkları da vardır kitabın içinde. Gregorius bir yandan yeni bir dil öğrenmekte, bir yandan yeni insanlar tanımakta bir yandan da sanki karanlıkta kalmış ayrıntıları gün yüzüne çıkarmaktadır. Her ne kadar yer yer sıkıldıysam da dili güzel, merak uyandıran bir roman.
"içimizde olanın ancak küçük bir kısmını yaşıyorsak geri kalanına ne oluyor?"
"Ana babaların arzularının ve korkularının şekilleri,yakıcı bir kalemle, güçsüz ve başına ne geldiğini hiç bilmeyen küçüklerin ruhlarına kazınır.Ruhlara dağlanmış o metni bulmak ve ne yazıldığını çözmek için bazen bir ömür harcarız, onu anladığımıza da asla emin olamayız.S.254"


















Ayrıca sanırım bundan böyle yazara değil çevirmene bakıp kitap alacağım. Çevirmen İlknur Özdemir çok başarılı. Çevirdiklerinin çoğunu okumuşum zaten, kalanları da düşünmeden alıcam :-)
Pascal Mercier, Berlin'de yaşamaktadır. Felsefe eğitimi görmüştür. Asıl adı Peter Bieri'dir.
Kırmızı Kedi Yayınevi,2012

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Korku filmleri ve acıklı hikayeleri ben de izleyemem,izlemişsem de etkisinden pek zor kurtulurum. Çevirmenlerle ilgili fikirlerine de katılıyorum.Eğer orijinal dildeki büyüyü ,kelime oyunlarını katamaışsa eser edebi yanından çok sadece okunan bir konuya dönüşüyor. sevgiler...