Pazar, Şubat 28, 2010

Kitap ayraçları

Bazı kitap ayracı modelleri. Ülkemizde bu pek yaygın değil. Genelde yayınevleri kitap tanıtımı amaçlı veriyorlar.Ama bence aşağıda da göreceksiniz yaratıcılığımızı kullanabilceğimiz bir alan. 
 Bunların bir kısmını kendiniz de yapabilirsiniz.
Keçeden yapılmış ayraçlar

 Bu çizimler çok güzel

Bunu kartonla yapabiliriz.

Bu kitap yakıyooooor.

El örgüsü neden olmasın...





Japonların buluşu bu ayraç korku romanları için ideal.
Bu üç boyutlu ayraç Evde kullanım için hoş bir fikir.


Bunlarda benim kullandıklarım:

Bu da Emireciğimin hediyesi.

 


Dondurma çubuklarından, kartondan ya da küçük örgü motiflerin ucuna püskül takarak kendimiz de yapabiliriz.Dikdörtgen bir kartonun iki yüzüne bir desen çizip PVC kaplatabiliriz. Düşündükçe çok şey bulunabilir. Hatta çok çok güzel hediye de olur.

Menengiç Kahvesi Nedir? Nasıl İçilir?

Menengiç, yabani aşılanmamış antepfıstığına verilen isimdir. Bazı yörelerde çitlembik,çetene ve bıttım gibi farklı isimlerle bilinir. Kahve severlerin kesinlikle tatması gereken farklı bir kahve türüdür Menengiç Kahvesi.
Ben Siirt'e gittiğimde menenegiç meyvelerini ve ondan yapılan bıttım sabununu görmüş ve almıştım. Ancak kahvesini bulamamıştım. Geçtiğimiz aylarda Güneydoğu'ya giden eşim bulmuş ve bir kavanoz alıp getirmiş. Bekledikçe yağı üstüne çıktığı için aynı tahin gibi çok iyi karıştırılıp öyle kullanılması gerekir.



Yabani olarak yetişen Menengiç ağacından toplanan menengiç meyveleri, yıkandıktan sonra bir kaç gün güneş altında kurumaya bırakılıp sonra geniş bir tavada rengi koyu kahverengiye dönene kadar kavrulurmuş. Kavurma işleminden sonra macun kıvamına gelene kadar ezilmesiyle menengiç kahvesi meydana geliyor.
Aynı Türk kahvesi yapar gibi kısık ateşte ağır ağır pişiriliyor. Ben isteyenlere yarı yarıya kahve ekleyerek yapıyorum. Süt de eklenebilir. Ben az şekerli sütsüz içmeyi tercih ediyorum. Yanına da kuru üzüm iyi gidiyor.
Kavanozun üzerinde şunlar yazıyor: Nefes darlığına ve öksürüğe, ses kısıklığına iyi gelir. Yaraları tedavi edici özelliği vardır. Mide ağrılarını dindirir. Yüksek E vitamini kaynağıdır.

Cumartesi, Şubat 27, 2010

Galata ya da Galaktos

Galata; son on yıldır hareketlenen bu semt ünlülerin de buraya taşınması ile iyice popülerleşti. Binalar restore ediliyor, yeni mekanlar açılıyor. Burası İstanbul'un tarihi dokusunu da çok iyi yansıtıyor. Pek çok yere yakınlığı da avantaj.
Peki Galata adı nereden geliyor? Pek çok rivayet var, bunlardan ikisi;
1-İskeleye inen yokuş "Calata"
2-Eskiden burada mandıralar olduğu için süt anlamına gelen "Galaktos".

12.yüzyılda bu bölgede ticari ayrıcalık elde eden Cenevizliler kendi yönetimlerini kurmuşlardır. Zamanla yabancılar ve azınlıklar burada toplanmaya başlamışlar böylece ticaret, bankacılık ve denizcilik gelişmiştir. Osmanlılar döneminde geniş ölçüde ayrıcalıklar tanınmıştır ve bu durum Osmanlı Devletinin sonuna kadar devam etmiştir.

**Günümüzde ritim ustası Okay Temiz ve Mısırlı Ahmet'in stüdyoları, bazı fotoğraf sanatçıları ve modacıların
atölyeleri buradadır. İkinci el eşya satan dükkanlar gezilmeye değer. Ayrıca bu semtte bazı festivaller de düzenleniyor.
Galata Kulesi: Bu kulenin temelleri 528 yılında limanı ve boğazı kontrol etmek amacıyla atılmış. Bugünkü halini 14.yüzyılda Cenovalılar yapmış. Günümüze kadar dönem dönem değişime uğramıştır. Zeminden 61 metre yüksekliktedir. 9 kattan oluşur. Bu son kat Osmanlılar zamanında eklenmiş, Cumhuriyet döneminde de başındaki külah yapılmıştır. Kulenin bulunduğu semte Kuledibi denir.

Hazerfen Ahmet Çelebi'nin bu kuleden uçuş denemeleri yaptığı bilinmektedir. Kanuni zamanında hapishane ve sonra da mehter bölüğü koğuşu olarak kullanılmış. IV.Murat zamanında donanma deposu, I.Dünya Savaşı'ndan sonra deniz feneri olmuş. 18.yüzyılda yangın gözetleme kulesi vazifesi görmüş.

Kulenin tarihinde bazı intihar olayları kayıtlara geçmiştir. 1876 tarihinde, bir Avusturyalı, nöbetçilerin dalgınlığından faydalanıp kendini kuleden aşağı atmıştır. 1973'de ise ünlü şair Ümit Yaşar Oğuzcan'ın 15 yaşındaki oğlu kuleden atlayarak intihar etmiştir. Oğuzcan bunun üzerine Galata Kulesi adlı şiiri yazmıştır.

......
Kimseye belli etmedi içindeki yangını
Yürüdü, kendinden emin
Sonsuzluğa doğru
Galata Kulesi’nde bekliyordu ecel
Bir fincan kahve, bir kadeh konyak
Ölüm yolcusunun son arzusu buydu
Bir adam düştü Galata Kulesi’nden
Bu adam benim oğlumdu
...
Ümit Yaşar OĞUZCAN





**Bu kule, dünyanın hala ayakta olan en eski kulesidir.
Galata'da başka neler yapılır?
-Civardaki her biri kendine has cafe ve restoranlarda oturabilirsiniz.
-Arap Camii'ni görebilirsiniz.
-Kamondo merdivenlerini görebilirsiniz.
-Sokaklarında gezebilirsiniz.
-Ünlü modacıların veya ikinci el giysiler satanların mağazalarını gezebilirsiniz.
-Doğan Apartmanı'nın olduğu Serdar-ı Ekrem Sokağını gezebilirsiniz.


İlk iki fotoğraf: Okan Övet

Galata Turu, Galata Rehberi, Galata'da Ne Yapılır?

Cuma, Şubat 26, 2010

Acı Çikolata, Laura Esguıvel

Gerçekten güzel yemek tadında bir kitap. Yazarın adını bu kitabı okumadan önce duymamıştım.
İlk sayfada şöyle yazıyor; "İçinde yemek tarifleri, aşk öyküleri ve kocakarı ilaçları bulunan tefrika roman."
Kitapta her bölüm bir tarifle başlıyor: Noel sandviçleri, Düğün pastası, Gül yapraklı bıldırcın, Bademli susamlı hindi, Kuzey sucuğu, Çikolata ve krallar tacı, Ceviz soslu biber dolması bu tariflerden birkaçı.
Yazar o tariflerden ya da içindeki bir malzemeden yola çıkarak konuya giriyor. Çok akıcı, hem eğlenceli hem hüzünlendiren bir kitap. Bu nedenle ismi çok uymuş bence. 


1992'de filme çekilen kitap Meksika ve ABD olmak üzere bir çok ülkede satış rekorları kırmış. Bende 1993 baskısı var, kapak resmi farklı ve bence daha güzel. Diğer ülkelerde basılanlara baktım bazıları çok hoşuma gitti.



Filmden bir sahne.

Yazar Laura Esquivel



Laura Esguıvel, Acı Çikolata, Çeviren: Mükerrem Akdeniz, Can Yayınları

Cuma, Şubat 19, 2010

Uçurtma Avcısı- Khaled Hosseını

Afganistan Kabil'de Emir ve Hasan isimli iki çocuk...Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur.  Sovyet işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk eder Amerika'ya kaçarlar.Ama Kabil'den de kopamazlar. Olaylar gelişir... Konunun tamamını anlatmayacağım ama mutlaka okumanız gereken kitaplardan biri bence.Çok beğeneceğinizi düşünüyorum. (Kitapta ara ara vurgulanan Amerikan hayranlığını dikkate almazsanız tabi :-)

Kitabın tümünde Afganistan'da değişen yaşam koşullarını trajik bir şekilde görüyorsunuz. Kitap filme de çekildi. Filmi de çok beğendim. Kitabı tam olarak anlattığını söyleyebilirim. Hatta oyuncular gözümde canlandırdığıma çok yakındı.
Aşağıda filmden bir sahne.
 Yazar Khaled Hosseini


Everest Yayınları, Çeviren: Püren Özgören
The Kite Runner

Tol- Murat Uyurkulak

Arkadaşım Zeynep'in tavsiyesi ile alıp birlikte okuduğumuz bu kitap bana çok farklı geldi.
1972 doğumlu yazarın ilk romanı Tol. Çok çok etkileyici ve sarsıcı bir anlatımı var. Bazen çok soğukkanlı bir şekilde öfkeden, nefretten bahsediyor bazen hiç beklenmedik bir anda kara mizah yapıyor. Okurken sık sık durup düşündüm yazdıkları hakkında.  Romanda iki kişi (biri düzeltmen, diğeri şair)trenle Diyarbakır'a giderken aslında geçmişlerine de uzanıyorlar. Başlangıçta sık sık konudan konuya mekandan mekana geçiyormuş gibi algılıyor ve kafanız biraz karışıyor ama sonra düğüm yavaş yavaş çözülüyor. Anladıkça ilginçleşiyor.

"...Her yaşın kendine göre bir güzelliği yoktu. Emin olduğun, farkında olduğun hiçbir yaşın güzelliği yoktu.Yaş öyle bir şey olacaktı ki, sen bilmeyecektin. Sana yaşını sorduklarında şaşıracaktın, şöyle bir durup hesaplamak zorunda kalacaktın.Yaş günü hediyesi verenlere ajan provakatör gözüyle bakacaktın.. s.13"

  • Yazarın bu romanı aralıklarla 6 yılda yazdığını, yazarken bazen 2 ay eve kapandığını ve sadece makarna ve şarapla beslendiğini okumuştum.
  • Tol, Tiyatro Oyunevi tarafından sahnelendi, promiyeri Diyarbakır'da yapıldı.Oyunu tiyatroya Mahir Günşiray uyarladı.
Yazar Murat Uyurkulak

Tol, Murat Uyurkulak,Metis Yayınları, 2002

Perşembe, Şubat 18, 2010

Yastık modelleri

Yastıklar dekorasyonun
önemli bir parçası. İşte size birkaç farklı örnek.


Rıfat Özbek

Yaprak desenli
Örgü yastıklar


Yusufçuk kuşu da var

Kırmızı-beyaz yastık



Harf işlemeli



ben buna bayıldım...


Origamili
Bunlarda komikler :-)

Bilgisayar başında uyuyanlar için
Uyumak için bir diz veya bir omuz arayanlar için

Yastığım kafamda dursun diyenler için
Yüzük yastık nasıl???

Buzlar Kırılırken-Mıkael Nıemı

Birkaç yıl önce kitap grubumdaki arkadaşlarımla kuzey Avrupalı bir yazarı okuyalım diyerek bir araştırma yaptık ve adını hiç duymadığım Mıkael Nıemı'nin Vıttula-Buzlar kırılırken kitabını bulduk ve okuduk. Çok çok beğendim. İnsan bildiği yazarların dışında yeni bir yazarla tanışıp hele de beğenince bir keşifte bulunmuş gibi çok hoş oluyor.
Soğuk bir kuzey ülkesinde (İsveç'in Finlandiya sınırında Pajala adlı kasabada)varolma savaşı veren insanların yaşamlarını öğreniyorsunuz.Romanda hem mizah hem folklorik öğeler var. Laponların (yani İsveç Finlandiya karışımı)  kültürüne dair çok şey anlatılıyor. İçtikleri içki ve yemekler, gelenekleri, sauna kültürleri sık sık vurgulanıyor. Müzik de kitapta bir yer tutuyor. Merak uyandırıyor. Romanda her yaştan erkek şnaps denilen içkilerden bolca içip saunaya girip "kim daha uzun süre saunada kalacak"yarışması yapıyordu. Bu erkekliğin bir göstergesiydi. Okurken bile fenalık geçirebilirsiniz. İçki ve yemek dolu bir mideyle sıcaktan bayılmamak için mücadele verdiğinizi düşünün.
(Vittula dölyatağı demekmiş.)
Kitabın diğer ülkelerdeki basımı


Kitabın arkasında şöyle yazıyor: "Haritanın bir köşesine atılmış ve kendi yalnızlığına terk edilmiş görkemli bir coğrafya... Büyüyebilmek için çırpınan çocuklar, varlığını koruyabilmek için mücadele eden erkek ve kadınlar, hayata son bir çabayla tutunan yaşlılar... Birkaç dile parçalanmış hayatlar...Ruhunun en karanlık noktasındaki kötülüğü altın tepside sunulan kesik bir baş gibi taşıyanlar... İnsanlığın evrensel ıstıraplarını ironik ve şiirsel bir dille anlatıyor Niemi..."
Türkçeye pek çevrilmeyen İskandinav edebiyatını biraz tanımak istiyorsunuz mutlaka okuyun.
Yazar Mıkael Niemi

Soner Yaşar Türkçeye çevirmiş, Yerdeniz Yayınları.

Çarşamba, Şubat 17, 2010

Tespih Taneleri-Mıgırdiç Margosyan

Bu kitap bir solukta okunan kitaplara iyi bir örnek bence. Mıgırdiç Margosyan, doğduğu yer Diyarbakır'ı, oradaki Ermenilerin, Kürtlerin, Türklerin ve Süryanilerin en içten hikâyelerini anlatıyor.Tespih Tanelerinde, Diyarbakır'dan okumaya geldiği İstanbul'a bir köprü kuruyor. Anne ve babasının, oğullarının "adam olmasını ve anadilini daha iyi öğrenmesini sağlamak için İstanbul'daki Ermeni okuluna gönderdiği yazar,bu yeni çevresinde karşılaştığı gariplikleri ve hasretiyle yandığı Diyarbakır'ı, bir türlü kavuşamadığı ilk aşkını, siyasal-toplumsal olayların örgüsü içinde anlatıyor.

Yazarın Gavur Mahallesi adlı kitabını da okudum. Tarzını çok beğendim. Özellikle çocukluğuna dair hikayelerinden çok keyif aldım. Bazı yerlerde şiveye göre yazmış konuşma metinlerini. Kitapta Ermenice kelimeler italik Kürtçe kelimeler parantez içinde yazılmış.
..."Kafamın yamukluğuna bakıp benim ileride "ehmakın biri" olacağımı söyleyen ebem Kure Mama'ya rağmen, ben yine de "ehmak" kategorisindeki beynimle sorumun yanıtını verip kesin bir neticeye varıyordum:
"Demağ ki, insanların adları değişığ olırsa, onlar günün birınde muhekkak bi icad ya da keşif yapilar! Madam ki benim ismım Mustafa, Musa, Muharrem, Metin degıl, demağki bende bi icad yapacağım allahvekil..."
Yazar Mıgırdiç Margosyan
Aras Yayınları